Doğru Köpeği Bulmak 3: Dişi mi Erkek mi, Yavru mu Yetişkin mi?

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

17 Ekim 2011 Pazartesi

Doğru Köpeği Bulmak 3: Dişi mi Erkek mi, Yavru mu Yetişkin mi?

2011 yılında yazdığım bu yazım da yine en çok okunanlar listesinde. O günden bugüne köpek sahiplenmek isteyen pek çok kişiye yol gösterdi, fikir verdi. Ben de 2022'nin son aylarında şöyle bir gözden geçirmek, aradan geçen 12 yılın verdiği tecrübelerle yazımı güncellemek ve tazelemek istedim.

Önceki yazılarımda köpek sahibi olmak için uygun olup olmadığımızı, köpeğimizden beklentilerimizi değerlendirmiştik. Şimdi sırada ailemize dahil edeceğimiz köpeğin yavru mu yetişkin mi; dişi mi erkek mi olmasının bizim için daha uygun olduğuna karar vermek var.

Köpek sahibi olmak isteyenlerin kafasında çoğunlukla bir "yavru köpek" sahibi olmak fikri yatar. Bunun, kendince avantajları ve dezavantajları vardır. Bu nedenle ilk önce çok kullanılan yanlış cümlelerden birine değinmek istiyorum:

Yavru alırsam bana daha çabuk alışır, yetişkin köpek bana alışamaz!

Yavru köpeklerin yeni ailelerine daha çabuk alışacağı, insanların sıklıkla düşündüğü şey. Bu arada internette en çok aratılan sorulardan birinin "köpeğim bana ne zaman alışır?" olması sanırım köpeği aldıktan sonra bir hüsran/merak sonucunda internete koşmaktan kaynaklanıyor. Şunu bilmek gerekir ki yavru bir köpeğin henüz bazı mental gelişim süreçlerini tamamlamamış olması, aşırı oyun isteği, henüz hiçbir insan davranışına adapte olmamış olması nedeniyle onun size "şıp" diye ayak uyduramayacağı anlamına gelir. Yani yavru köpek aldığınızda şıp diye size uyum sağlamayacak, hatta pek çok zorlu süreçten beraber geçeceksiniz. Yavru bir köpek sahibi olmanın anlamı şudur: "Köpek, sizinle birlikte insanlarla iletişimi öğrenecek." Bu durumda sabrı sınanacak, sınırları zorlanacak, oyun ısırıklarının, diş değişimi dönemindeki ısırıkların ve huysuzlukların kurbanı olacak, onun için bir arkadaş mı, yol gösterici mi, yoksa onun sürüsünün altında bir canlı olup olmadığını öğrenmesine yardımcı olacak kişi de siz oluyorsunuz. 

Yani aslında yavru bir köpeği aldığınızda bu bir alışma evresi değil, bir şekillenme evresi. Ve en az 1 yıl sürecek bir süreç. Onu doğru şekillendireceğinizden emin değilseniz, köpek davranışları ve eğitimi konusunda bilgi sahibi değilseniz, kendinizi buna hazır görmeden yavru bir köpek edinmek pek de mantıklı bir fikir değildir. Doğru şekillenmiş ve yavruluğunu atmış bir köpeğinse başka bir insana ya da aileye alışması ise sanıldığından daha kolaydır. Yavru bir köpeğin deneme-yanılma süreçlerini, yetişkin bir köpek zaten aşmıştır. Bebekliğinde onu büyüten insanların üstüne atlamış, onların eşyalarına zarar vermiş, onları ısırmış, onlar yokken yalnızlığa alışmış vs vs bir köpektir. Dolayısıyla aslında doğru yetiştirilmiş yetişkin bir köpeğin adaptasyonu, yavruya nazaran daha kolaydır. Samimiyetle şunu söyleyebilirim ki en az problemi doğru bir yetişkin/genç köpek - aile eşleşmelerinde yaşıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda pek çok yavru sahibinin isyanlarına tanıklık ettim ve işim gereği onlara birçok eğitim konusunda destek oldum. yavru köpek yetiştirmek sanıldığı kadar kolay değil. Oysa "Yetişkin alıyorum ama hâlâ kafamda soru işaretleri var, inşallah alışır" diyen pek çok ailenin de birkaç hafta içinde "iyi ki yetişkin almışım" dediğine tanık oldum. Bu nedenle hep dediğim gibi, genellemelere gitmekten ve peşin hükümlü olmaktansa mutlaka sizinle doğru köpeği eşleştirecek bir üretici ya da eğitmenle yola çıkmanızı tavsiye ediyorum.

Yavru Köpeğin Avantajları ve Dezavantajları

Yavru köpeğin en büyük avantajı, yetişkin bir köpeğin oturmuş bazı huylarına henüz sahip olmaması ve fiziksel olarak küçük olmasıdır. Sevimliliğini ise bir avantaj olarak sıralamak istemiyorum; çünkü bu kimi durumlarda dezavantaj hâlini alabiliyor. Aslına bakarsanız oturmuş huylarının olmaması da tecrübesiz sahiplerde sıklıkla dezavantaja dönüşüyor. Dolayısıyla biz bunları, doğru ellerde avantaja çevrilebilecek potansiyel olarak değerlendirelim. yavru köpeğin ortaya çıkarılabilecek potansiyeli daha fazladır. Bu olumlu da olabilir, olumsuz da. Doğru bir yerden edinilmiş, beklentilerinize uygun mizaçta bir yavru, doğru bir eğitim ve uzun bir sürecin ardından hayalinizdeki köpek olma potansiyeline sahiptir.

Peki dezavantajları nedir?


  • Yavru köpek en az 3-4 aylık olana dek evinizi tuvalet ihtiyacı için sıklıkla kullanacaktır. Bu, zamanla seyrelerek sizin de düzenli biçimde onu doğru yere alıştırmanızla ortadan kalkacaktır. Ancak bu süreç bazen 8-10 aylığa kadar çıkabilir. Sonuçta bizler de yıllarca altımızda bezle dolaştık, tuvalet alışkanlağını edindikten sonra da bıçakla kesilir gibi tuvalete yapmayı öğrenmedik değil mi? 
  • Yavru köpekler ısırır/kemirir: Bu da demek oluyor ki diş değişimi dönemlerinde ya da etrafı tanıma evresinde her şeyi delicesine ısıracak, kemirecek, çekiştirecek. Bu da onun kasten yaptığı bir şey değil, diş değişimi döneminin (diş kaşıntısı) ne anlama geldiğini bebek sahibi kadınlara sorabilirsiniz. Doğru yönlendirmelerle bu dönemde kötü alışkanlıklar edinmesini engelleyebilirsiniz; ancak bu süreci mutlaka yaşayacaksınız. Paçalarınızdan çekiştirecek, belki çok kıymetli eşyalarınızı yiyecek, kapıları kemirecek, ellerinizi ayaklarınızı ısıracak... Ve inanın bana yavru bir köpeğin süt dişleri can yakar.
  • Sosyalizasyon önemlidir: Bir yavru için, sosyalleşme çok önemlidir. Dolayısıyla köpeğinizle dışarda, yetişkin bir köpekten daha fazla zaman geçirmeniz gerekmekte. Ve tabii ki bu 4 aylık sürecin köpek için hiçbir travmaya neden olmayacak olumlu yaşantılardan oluşması gerekiyor. Bu da bu süreçte yapacağınız hataların düzeltilmesi zor davranış bozukluklarına yol açabileceği anlamına geliyor.
  • Yavru köpekler hastalığa daha yatkındır: Yavru bir köpek, hastalıklara karşı savunmasız ve dirençsizdir. Anne sütünden aldığı antikorlar onu doğumdan sonraki 40 gün pek çok hastalığa karşı koruyacaktır (bu bilgi de bugün itibariyle tartışmalı, anneden alınan maternal antikorun ömrü tam bilinmiyor) ; fakat maternal antikorların onu koruduğu dönemden sonra, yavru köpek hastalıklara karşı savunmasız kalır. Aşılama süreci boyunca (birkaç ay sürer) sahibin çok çok dikkatli olması gerekmektedir. Veterinerler bunun için aşıları bitene dek köpeğin evden çıkarılmamasını ister. Aşıların bitimi en erken tahmini 2-2.5 ay kadar sürer -aşılamanın başlangıcı için köpeğin sağlıklı olması da gerekmekte- ve ne büyük talihsizlik, bu aşılama süreci, köpeğinizin sosyalizasyon evresidir. Dışarı hiç çıkarmazsanız, hiç başka hayvan ve insanla tanıştırmazsanız asosyal bir köpeğiniz olur, dış dünyayla tanıştırırsanız hastalıklara açık hâle getirir ve büyük bir risk alırsınız. Üstelik sadece dışarı çıkarmamanız da yetmez; bazen petshoptan aldığınız bir oyuncak ya da sizin dışardan ayağınızla getireceğiniz bir virüs köpeğiniz için ölümcül olabilir. Neticede yavru köpekler sağlık açısından risk altındadır.
  • Kurallar: Yavru köpekler, insan kurallarını bilmezler. Üstünüze atlarlar, eşyalarınızı kemirirler, ağlarlar, her şeye havlayarak tepki gösterirler, bahçenizi kazarlar, halınızı ya da parkenizi de kazabilirler elbette... Sizi akranları gibi görüp ısırarak ve üstünüze atlayarak oynamaya çalışırlar... Üstelik bunu bazen 1 yaşına kadar devam ettirmek isterler. Bu kuralların ve insanla iletişim kurallarının hepsini siz ona sabırlı ve sakin bir şekilde öğretebilmelisiniz. İşte yavru köpek edinip edinmeme kararı buradan geçiyor: bu sürecin üstesinden sabırlı bir şekilde gelebilecek, onun karakterini doğru yönlendirebilecek bilgi birikimine, zamana ve sabra sahip miyim? Yani yukarıda sıraladığım pek çok zorluğa "Çok heyecanlı bir süreç olacak" diye mi baktınız? 
  • Yavru köpeğin büyüyünce neye benzeyeceğini tam olarak bilemezsiniz. Tüm süreçleri en iyi şekilde atlatsanız bile, köpeğin babası ya da annesinin -kim olduklarını bildiğinizi varsayıyorum- kopyası olmayacağını bilmeniz gerekiyor. 

Yetişkin Köpeğin Avantaj ve Dezavantajları

Yetişkin bir köpek demek, bir köpek sahibi olmak demektir. İlginç gelebilir size belki ama; İngilizce'de yavru köpek için "puppy dog" denmez. Yavru, "puppy"dir; köpek ise "dog". Yetişkin bir köpek sahibi olmanın iki büyük avantajı vardır:
  • Ailenize kimi dahil ettiğinizi bilirsiniz: Boyu, posu, kilosu, tüy yapısı, sağlık sorunları, karakteri, eğitimi, huyu suyu bellidir. Buna ne kadar müdahale edebileceğiniz bellidir. Sürpriz yoktur.
  • Doğru yerden, doğru köpeği aldığınız takdirde, yavru köpeğin size çıkaracağı pek çok zorluktan da kurtulmuş olursunuz. Yukarıda bu zorlukların çoğuna değindim zaten.
  • Yukarıda da söyledim, bu zamana dek pek çok yetişkin dobermannı, çocuklu ailelere sahiplendirdim. Hepsi de çok mutlular. Halk arasında bu kadar korkulan ve çekinilen bir ırk olan dobermann'dan bahsediyoruz.

Peki yetişkin köpeğin dezavantajları nelerdir?

  • Yetişkin bir köpek, size oturmuş bir karakterle birlikte gelir. Bu da şu anlama gelir, oturmuş davranış bozukluğu varsa bunun giderilmesi, çok daha zordur. Ya da istediğiniz karakterde bir köpeğe, yavru bir köpeğinki gibi ulaşamazsınız. Daha önceki deneyimleri, onun kafasında belli bir şablon oturtmuştur. Örneğin insanlara güvenmiyorsa, agresif ya da korkak tavırlar sergileyebilir.
  • Köpeğin geçmişinden emin olamazsınız. Size sahiplendiren insanlar ilk sahipleri değilse, ya da köpeğin geçmişini yakından bilmiyorlarsa köpeğin geçmişine hakim değillerdir. İlk sahipleriyse, niçin yeniden sahiplendirmek istediklerinden emin olabilmelisiniz.
Sonuç itibariyle, yavru köpek de alacak, yetişkin köpek de alacak olsanız doğru bir yerden, kendinize uygun köpeği bulabilmelisiniz. Köpek, köpek değildir; her dobermann ya da her golden retriever da birbirinin aynı değildir. Aynı anne-babadan çıkmış batın kardeşlerin arasında bile çok ciddi karakter farkları vardır; bu nedenle köpeğinizi alacağınız yerin size karşı dürüst olması çok önemlidir. Şimdilik bu yazıda, köpek sahibi olmak için petshop'ların en yanlış yerler olduğunu söylesem yeter; bir sonraki yazımda zaten bir üreticide nelere dikkat etmeniz gerektiğine değineceğim. Ancak şimdi yetişkin köpek sahiplenmede birkaç küçük detayı hatırlatmak istiyorum, eğer yetişkin köpek almayı düşünüyorsanız bu soruları mutlaka sormalısınız:

1. Köpek neden sahiplendirilmek isteniyor? Ya da neden terk edilmiş?
2. Herhangi bir sağlık sorunu var mı?
3. Herhangi bir davranış bozukluğu var mı?
4. Sağlık problemi ya da davranış bozukluğu varsa bunlar giderilebilir durumda mı? Bunların size maddi manevi boyutu ne olacak?
5. Köpeğin karakteri nasıl? Size ve beklentilerinize uygun mu?
6. Daha önce aldığı eğitimler var mı? Varsa neler?
7. Yaşayacağı yer, daha önce yaşadığı yerden ne kadar farklı?
8. Yavruluğunda ya da gençliğinde herhangi bir travma yaşamış mı?

Yavru ya da yetişkin alma konusunda karar verdiysek, şimdi erkek bir köpek mi, dişi bir köpek mi istediğimize gelelim. 

Ülkemizde insanların erkek köpek sahibi olma eğiliminde oldukları çok açık.


Peki neden erkek köpek tercih ediliyor? Erkek köpekler genellikle daha agresif, iri ve gösterişli oldukları için tercih ediliyorlar. İnsanımızda da "güçlü köpek" sahibi olma eğilimi olduğundan genellikle erkek köpekler daha cazip görünüyor. Fakat iri, agresif ve gösterişli bir köpek sahibi olmanın büyük sorumlulukları da getirdiğini unutuyorlar. Çevrenizdeki bir parka gidin, erkek köpek sahiplerinin çoğunun bir başka köpeğe yaklaşırken "Erkek mi?" diye sorduklarını göreceksiniz.  Bunun sebebi çok açık, genellikle erkek köpekler kavgacıdır. Elbette, her erkek köpek kavgacı olacak diye bir şey yok, ancak ortamda iki erkek köpek varsa, genellikle bir gövde gösterisine tanık olursunuz. Bu nedenle pek çok erkek köpek, parklarda, diğer köpeklerin yanında özgürce hareket edemez. Bu da onları günden güne agresifleşen bir karaktere sahip olmaya mecbur bırakır. 

Erkek köpek, dişinin cazibesine dayanamaz. Erkek köpekler genellikle çiftleşme dönemindeki bir dişinin kokusunu aldığında onları kontrol etmek zorlaşır Kayışında gezmekte olan bir dişi köpeğin yanına gittiğinde eğer sınırı aşarsa, dişi köpek sahibine karşı mahçup olursunuz. Zira onun köpeğinin yanına giden, sizin köpeğinizdir. Dahası erkek köpekler bu gibi durumlarda evden kaçıp çiftleşebilirler ya da etrafa işaret bırakmaya başlayabilirler. Evden kaçtıklarında başlarına gelebilecek tehlikeleri bir kenara bırakırsak, erkek köpeğin gebe kalmıyor oluşu, çiftleştiği köpekten ciddi hastalıklar kapabileceği gerçeğini değiştirmiyor. 

Şunu unutmayın, dişi köpekler yılda iki kez çiftleşmeye hazırdır, bunlar da yaklaşık 1'er aydır. Yani yılın 2/12'sinde dişi köpek sahibi bu konuda dikkatli olmalıdır. Fakat erkek köpek, yılın her dönemi çiftleşmeşe hazırdır ve sahibi yılın 12/12'sinde bu konuda dikkatli olmalıdır. 

Dişi köpekler yılda iki kez kızgınlık dönemine girerler ve bu, ortalama 1'er ay sürer. Bu bir ay boyunca değişken olarak köpeklerin kanaması olur ve çevredeki erkek köpekler için cazip hâle gelirler; kendileri de bilhassa çiftleşmeye en uygun oldukları anlarda, çiftleşmek isterler. Bu nedenle sahiplerinin bu dönemlerde dikkatli olması gerekmektedir. Bu dönemde dişi köpekler evden kaçma eğilimleri gösterebilir.

Dişi köpekler genellikle ailelerine karşı daha itaatkâr ve uysal olurlar. Ancak bu bir kural değildir. Burada aslolan yavrunun ya da köpeğin şahsi mizacıdır. 16 yıllık dobermann üreticiliği ve köpek eğitmenliği tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim, aile yaşantısına süper uygun erkekler ve aşırı sert bir sürü dişi köpek gördüm. Üstelik erkeklerde kavga sıklığı daha fazla olsa da, ölümcül yaralama olayları dişi köpeklerde daha fazla görülüyor diyebilirim. Erkek köpekler "genellikle" daha dominanttır. Bu dominasyon yabancılara karşı da erkek köpeklerin daha agresif tavırlar sergilemesine sebep olur. 

Dişi köpeklerin regl dönemleri takip edilmelidir. Bir düzensizlik varsa, rahim iltihabı, yalancı gebelik, hormonal bir dengesizlik ve hatta istenmeyen bir gebelik oluşmuş olabilir. Bunlar dişi köpek sahibi olduğunuzda düzenli olarak bunun takipçisi olacağınız ve gerekli kontrolleri yaptırmanız gerektiği anlamına geliyor.

Her dişi köpeğin çiftleşmesi gerekmez, her erkek köpeğin de çiftleşmesi gerekmez. Hatta şöyle söyleyeyim, ırk hakemlerinden "çiftleşebilir" iznini almayan hiçbir köpeğin çiftleşmemesi gerekir. Bu nedenle köpek sahibi olurken "ileride çiftleştirmek zorundayım, dişinin yavrusuyla falan uğraşmak zor olur, erkekte sıkıntı yok." düşüncesini de bir kenara atabilirsiniz. Köpeğinizin çiftleşmek gibi bir zorunluluğunuz yok.

Umuyorum bu yazım, sizin kafanızdaki bazı soru işaretlerini kaldırmaya yardımcı oldu. Eğer kararımızı verdiysek, bir sonraki yazımda, "Nereden köpek sahibi olacağım?" sorusuna yanıt vermeye çalışacağım.

Oktay GÜLSAÇAN
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2011

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

Error 404

The page you were looking for, could not be found. You may have typed the address incorrectly or you may have used an outdated link.

Go to Homepage