Bir köpek almaya
niyetlendiyseniz aslında kafanızda da büyük olasılıkla bir veya birkaç ırk vardır, ya da melez sahibi olma fikri... Yine de buralarda dolanıyor ve köpek seçimi hakkında bir şeyler okuyorsanız doğru yoldasınız. Kafanızda olan ırkın ya da ırkların hangisini seçmeniz gerektiği hususunda soru işaretlerini yanıtlamak, ya da doğru bir tercih yaptığınızdan emin olmak istiyorsunuz. Kafanızda ister büyük ırk, ister küçük ırk bir köpek olsun, ben yine de önce
Doğru Köpeği Bulmak 1 adlı yazımı okumanızı tavsiye ediyorum. Eğer o yazımı okuduysanız, kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Hatırlarsanız bir önceki yazımda, bizim taleplerimizden ziyade, köpeğe sağlayacağımız imkanları değerlendirmiştik. Bu bağlamda büyük, orta ya da küçük ırkları değerlendirdik. Kafamızdaki soru işaretlerini yanıtladık.Eğer kafamızda zaten bir ırk varsa şu anda az çok o ırkın bizim koşullarımız için uygun olup olmadığını biliyoruz. Bu tercih önemli, çünkü köpek sahipleri genellikle başladıkları ırkla devam ederler hayat boyu. Tabii doğru tercih yapmışlarsa.
Şimdi gelelim bizim beklentilerimize. Bir köpek sahibinin bir köpekten beklentileri olmalı mıdır olmamalı mıdır, bu hayvanseverlikle ne kadar ilintilidir gibi fanatikçe tartışmalara girmeyeceğim. Çünkü benim köpeğimden beklentilerim var. Bir beklentim olmasaydı köpek değil pekala balık da besleyebilirdim öyle değil mi? Şimdi size üç aşağı beş yukarı kendimi anlatacağım. Böylece nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini somut bir örnek üzerinde göreceksiniz.
Öncelikle daha önceki tüm köpek tecrübelerimi masaya yatırdım. (6 yaşımdan beri hayatımda köpeklerin olduğunu ve pek çok farklı ırktan ya da melez köpeklerle çok güçlü iletişimim olduğunu belirtmek istiyorum.) Her köpeğimin bana uygun olan ve olmayan özelliklerini önem sırama göre listelemeye başladım. Bir tanesi çok korumacı ama hantaldı, bir tanesi kendi başını derde sokacak kadar sosyal, bir tanesi çok iyi söz dinlerdi, bir tanesi çok yer çok uyurdu, bir tanesi çılgınlar gibi koşardı, biri farklı bakardı,biri fazla büyüktü, diğeri fazla küçük...
Benim için en başta gelen özelliklerden biri de
tüy yapısıydı. Çünkü köpeğin,
aile fertlerinin sağlık sorunlarını olumsuz etkilememesi gerekli. Cildimdeki bir rahatsızlıktan dolayı uzun tüylü köpeklerle uzun süreli etkileşimim ellerimde egzamaya yol açıyordu. Dolayısıyla uzun tüylüleri anında eledim. Çünkü köpekle olan iletişimde dokunmak önemli yer kapsıyor. Ayrıca evde bakacağım ve her gün evini süpürecek titizlikte bir insan olmadığım, evin içinde uçuşacak tüylerden de haz etmeyeceğim için kısa tüylü ırklar önceliğimdi.
Büyük ya da orta boy bir köpek istiyordum, evimin çevresindeki uygun egzersiz alanlarını yeterli görüyordum, maddi ve fiziksel imkanlarım ona bakmaya uygundu, zaman konusunda neredeyse tüm köpeklere uygun zamana sahiptim.
Kolay bulabileceğim bir ırk istiyordum. Zor bulunan ırklar büyük maddi külfetler getirdiği gibi, çok iyi bilinmedikleri için olası sağlık problemlerinde çözüme ulaşmak da bir o kadar zordu.
Eğitilebilirlik/Alana yatkınlık: Bir köpek alacağız; eğer özel bir amacımız varsa yani köpeğimizle birlikte yapmak istediğimiz bir iş varsa köpeğimiz buna hem fiziksel anlamda hem de karakteristik olarak yatkın olmalı. Örneğin Golden Retriever alıp ondan koruma köpeği olmasını beklemek doğru bir tercih değil. Benim için en önemli kriterlerden biri eğitimdir. Kendi bahçem ya da arazim olmadığı için, şehir içinde, toplum içinde, apartmanda yaşadığım, tüm bunların yanı sıra (aslında en önemlisi) köpeğimden eğitim anlamında ciddi beklentilerim olduğu için kolay eğitilebilir ırkları tercih ederim. Kendim için en önemlisini en sona yazdım, ancak siz bir pet düşünüyorsanız eğitimin gerekliliği öncelikle yaşadığınız bölge ile daha sonra da sizin eğitim konusundaki özel beklentilerinizle ve köpeğinizle geçirmeyi planladığınız zamana, bu zamanda onunla paylaşmak istediğiniz etkinliklerle ilgilidir.
Sosyallik/Dominasyon/Agresyon: Diğer köpeklerle ve diğer hayvanlarla, çocuk ve insanlarla ilişkisi. Eğer eğitime yatkın olmayan bir ırk düşünseydim bu benim için çok önemli olurdu. Çünkü iyi eğitilmemiş bir köpek sahibi olacaksanız, en azından köpeğin kimseye zarar vermeyeceğinden emin olmalısınız. Serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan bir köpek çevreye tehdit oluşturur ve sizin için de sıkıntı paketidir. E köpeğimi de parkta bahçede serbest bırakabilmek, onunla etkileşim içinde güzel zaman geçirebilmek istiyorsam, ya iyi eğitilmiş olmalı, ya da dominasyon problemi olmamalı. Belki de ikisi birden... Bununla beraber agresyona yatkın ya da dominant eğilimli köpeklerin ilk kez köpek sahibi olacaklara pek tavsiye edilmediğini hatırlatayım. Çünkü dominant eğilimli bir köpek alıyorsanız, köpek davranışları konusunda çokça bilgi sahibi olmalı ve liderlik yapabilmelisiniz. kesinlikle dominant köpek almayın, demiyorum; ancak alacaksanız, yeterli donanıma sahip olmalısınız. Bu da yine zaman ve para ile doğru orantılıdır. Yanlış yetiştirilmiş her köpek yanlış hareket eder ve hem sizin hem çevreniz için tehdit oluşturur; ama bazı ırklar daha fazla!
Sahibiyle ve yabancı insanlarla ilişkisi: Ben şahsen itaat etmekten keyif alan, enerjik, sahibine çok ciddi bağlarla bağlanmış, yabancılarla fazla haşır neşir olmayan köpekleri severim. Siz belki daha özgür ruhlu, daha sosyal ve bağımsız ruha sahip bir köpek istiyor olabilirsiniz. Köpeğin mizacı ve toplum üzerindeki etkisi de bu noktada önem taşıyor. Apartmanınızdaki insanlar bir Labrador'a daha az tepki gösterirken, Dobermann, Rottweiler, Cane Corso ya da Boxer'a daha çok tepki göstereceklerdir. Köpeğinizi süper sosyal yetiştirseniz bile, bir Dobermann ya da Rottweiler asla bir Golden Retriever kadar sosyal mizaca sahip değildir. Ha çevrenizde eminim Rottweiler'dan milyon kat daha tehlikeli karaktere sahip Golden retriever'lar da oldukça fazla; ama burada ben sizin köpeğinizi doğru yetiştirdiğinizi varsayarak yazımı yazmak zorundayım, en sosyal ırktan canavar yaratacak bir sahip olarak düşünmüyorum.
Soğuğa/Sıcağa dayanaklılığı: Yaşayacağı ortam, yaşayacağı şehrin iklimi ile köpeğin bunlara direnci arasında uygunluk olmalı. Bir Husky'ye Antalya sıcağında bakmak pek akıllıca görünmüyor.
Enerji seviyesi: Önemli bir kriter daha. Sizi bilmem ama benim köpeğim hareket etmeye bayılmalı. Birlikte zaman geçireceksek, benim enerjime ayak uydurabilmeli. Dolayısıyla ben "yavaş" ırkları da elerim kendi adıma. Köpeğiniz ve sizin aranızda enerji uyumu olmalı. Çok sakin veya hantal köpeklerle enerjik sahipler, çok enerjik köpeklerle de yavaş sahipler uyum sağlayamazlar.
Olası Sağlık Problemleri: Hemen hemen her ırkın eğilimli olduğu rahatsızlıklar vardır; bunları da araştırmak lazım. Ancak bu genellikle son aşamalara denk gelir, her ırkın tek tek incelenmesi yıllar alabilir; kafanızda birkaç ırk belirledikten sonra bu sağlık sorunlarının ne kadarını göze alabileceğinizi ve genetik hastalıkları en aza indirgemek için neler yapabileceğinizi masaya yatırmalısınız. Bu konuda bir sonraki yazımda da mümkün mertebe size yol göstermeye çalışacağım. Melezlerin daha az hastalık sahibi olduğu ise tamamen hurafedir. Evet daha dayanıklı oluyor sokak köpekleri, çünkü çoğu kısa zamanda ölüyorlar. Fakat pek çoğunda fiziksel rahatsızlıkları (raşitizm, kalça displazisi vb) görmek birkaç dakika alır.
Eh, şimdi benim kafamda daha önceden hiç yoktuysa bile bir ya da birkaç ırk var, vardıysa bu tercihleri yaparken ne kadar gerçekçi yaklaşmışım onu görmüş oldum. Bundan sonraki aşama, bu ırklar hakkında önce genel bilgileri edinmek, daha sonra ırk sahiplerinin bulunduğu sosyal platformlara üye olmak ve onlara danışmak; mümkünse bizzat "birden fazla" köpekle ve sahibiyle tanışmak, onların tecrübelerinden faydalanmak olacaktır.
"Eee barınaklara, melezlere ne oldu?" dediğinizi duyar gibiyim. Barınaklarda pek çok ırk hayvan olduğunu bir kenara koyarsak (yani barınaktan bile alacak olsak bize uygun köpeği bulmalıyız), melez bir hayvan sahibi olmak biraz bilinmeze yolculuk etmek gibidir. Yukarıda saydığım ve üzerinde düşünülmesi gereken bu kriterlerin çoğuna "hiç önemli değil, hiç fark etmez" diyorsanız, istediğiniz melezi alabilirsiniz. Ya da yine bu kriterlere uyan bir melez bulmaya çalışabilirsiniz. Ancak şunu unutmayın, köpeğinizi evinize almadan önce ne kadar çok düşünürseniz, o kadar doğru bir iş yaparsınız. O barınaklardaki köpekler sırf ırk oldukları için düşmediler oraya, etraflıca düşünmeden köpek sahibi olanların sorumsuz davranışları yüzünden oradalar...
Bunları etraflıca düşündükten sonra, Juen'deki ya da
Evcil Köpekler'deki testleri uygulayıp fikirlerinizi bir de oralarda değerlendirebilirsiniz.
Bu yazının, köpek sahibi olmadan önce, nelere dikkat edilmesi gerekildiği konusunda fikir sahibi olmanızda yardımcı olduğunu umuyorum. Bu aşamayı da geçtikten sonra
dişi/erkek, yavru/yetişkin değerlendirmesi yapacağız sıradaki yazımda. Eminim yine kafanızda bunlara dair bir şeyler var. Ama lütfen okumaktan vazgeçmeyin, en azından kararınızın doğru olup olmadığından emin olmanız için bir adım atmış olursunuz.
Oktay GÜLSAÇAN
Social Medya Hesaplarımız