Vesta Pet Services

Bu sitede yer alan tüm içerik Vesta Pet Services'a aittir. İçeriğin tamamı veya bir bölümü kaynak göstermek suretiyle bile kopyalanamaz.

Vesta Evcil Hayvan Eğitim Bakım Sportif Faaliyetler San ve Tic LTD ŞTİ

iletişim: +90 555 496 96 55

Ofis: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.109 Bornova/İZMİR

Köpek Oteli: Gökyaka Mah. Gökyaka Kümeevler Yolu Cad. No:108 Kemalpaşa/İZMİR

Vesta Veteriner Kliniği: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.110 Bornova/İZMİR

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

24 Ekim 2013 Perşembe

Köpek Eğitimi Kaynakları 1

Bu zamana dek köpek eğitimi üzerine başlangıç ve orta seviyedeki köpek sahiplerine faydalı olacağını umduğum pek çok yazı kaleme aldım. Köpek eğitim yöntemlerinden köpek eğitmeni bulmaya, eğitim presniplerimden köpek eğitiminde kullanılan temel teorilere kadar pek çok yazımı sizlerle paylaştım. Bugünden itibaren sizlerle kaynak arşivimden okumanızın yararlı olacağına inandığım bazı eserleri paylaşmaya başlıyorum. 

Kaynakların bir kısmı ilk kez köpek sahipleneceklere hitap ederken, bir kısmı da köpek eğitmeni olmak isteyenlere ya da meslektaşlarıma yönelik olacak.

Maalesef köpek eğitimi üzerine Türkçe kaynak sıkıntısı olduğundan, pek çok kaynağın İngilizce olduğunu belirtmekte fayda var. Bu alanda pek çok kaynak olduğundan, zaman içerisinde elbette kaynakları yeni yazılarımda tanıtmaya devam edeceğim.

İlk bahsetmek istediğim eser, Dr. Ian Dunbar'a ait "Before You Get Your Puppy". Bugüne dek ilk kez köpek sahibi olacaklara hep, köpeğiniz eve girmeden önce köpek eğitimi hakkında bilgi sahibi olmalısınız, tavsiyesinde bulundum. Bu eserde de köpek sahibi olmadan önce edinmeniz gereken pek çok önemli bilgi mevcut. Henüz köpek sahibi olmayan hayvanseverler mutlaka edinmeli ve okumalı.

Yavrunuzu kardeşleri arasından seçmekten tutun, onun 5 aylık oluncaya dek geçireceği kritik evrelere dek çok önemli bilgiler içeren kaynağı buraya tıklayarak ücretsiz okuyabilirsiniz


Yeni köpek sahibi olanlara önereceğim ikinci kitap yine Ian Dunbar'dan. İlk kitabın devamı niteliği taşıyan "After You Get Your Puppy"de bu kez köpeğimizin kritik son 3 döneminden başlayarak insanlarla sosyalleştirilmesi gibi çok önemli bilgilere yer veriliyor.

"After You Get Your Puppy"yi de yine buraya tıklayıp Ian Dunbar'ın sitesine sadece üye olarak ücretsiz indirip pdf formatında okuyabilirsiniz.

Bu yazımda okumanızı kesinlikle önereceğim üçüncü kitap ise Mary Burch'a ait "How Dogs Learn". Köpek eğitiminde edimsel koşullanmanın önemi tartışılmaz. Kitapta da köpek eğitiminin temellerinden olan bu kuram detaylıca ve pratik uygulamalarla okura anlatılmış. 

Dahası sık karşılaşılan kimi sorunların da çözümü için yol gösterici nitelikte olan "How Dogs Learn", hem kendi köpeğini eğitmek isteyen hayvanseverlere hem de eğitmen olmak isteyen genç arkadaşlara başucu kitabı olabilecek bir eser. 



Köpekler bizimle iletişim kurarken, birbirleri ile temasa geçtiklerinde ya da kendi hallerindeyken beden dilleriyle bir şeyler anlatırlar. Belki konuşmazlar ama vücut dilleriyle, kendilerini konuşmaktan daha iyi ifade ederler. Dolayısıyla köpek eğitirken ya da köpekle yaşarken onun vücuduyla neler anlattığını, neler hissettiğini anlamak çok büyük önem taşır.

Bugün bahsedeceğim son ve çok keyifli eser de bu anlamda bir kaynak niteliği taşıyor. Brenda Aloff'a ait "Canine Body Language" adlı eserde, köpeklerin beden dili çizim ve fotoğraflarla anlatılmış.


İlk yazı için 4 kitap sanırım başlangıç aşamasında yeterli olacaktır. Daha sonra fırsat buldukça yeni yazılarımda yeni eserler tavsiye edeceğim. Keyifli okumalar...

Oktay GÜLSAÇAN
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2013



6 Eylül 2013 Cuma

Köpek Sahiplenmek, Sahiplendirmek?

Bugün Facebook zaman tünelimde bir hayvansever grubun ilginç bir paylaşımına tanık oldum. Metinde geçen şu ifadeler üzerine düşünmeye ve yazmaya değer miydi bilmiyorum ama tutamadım kendimi.

Bir köpek sahiplendirme grubu "Bekara, öğrenciye, nişanlılara köpek vermediğini, küçük ırkları bahçelere..." kesinlikle vermediklerini (!) yazıyordu. Dahası kuru mamayla besleyenlere, doğal beslemeyenlere... diye devam ediyordu paylaşım.

"VER-Mİ-YO-RUZ!!!" diye başlayan ilanın zaten "vermek" sözcüğünü kullanmasından açıkçası pek hazzetmemiştim. Bu yukarıdan ve hayvanı verilip alınan bir nesne statüsüne koyan tabir bence bir hayvansever grubuna yakışmamıştı. Ancak ilan hazırlanırken o kadar detaylı düşünülmediği de aşikardı. Yine de ilanı hazırlayanın yaklaşımı konusunda fikir vermiyor da değildi.

Bekara köpek vermiyordu grup... Evli olmak lazımdı köpek bakabilmek için.
Nişanlılara köpek vermiyordu... Evli olmak lazımdı?
Öğrenciye köpek vermiyordu... İş sahibi olmak lazımdı...

Sorsak kendilerine, "Evleniyorlar eşleri istemiyor, sokağa atıyorlar;  nişan atıyorlar köpek ortada kalıyor. Mezun olup ailelerinin yanına dönünce terk ediyorlar." diyecekleri aşikar. Böylece genellemiş olmalılar insanları, boşanma oranlarından habersizce, üstelik de insanların özel hayatlarını kurcalayacak kadar da hadsizleşmiş olmalılar. En kibar ifadeyle önyargılarıyla yönetiliyorlar diyelim.

Ne sebeple olursa olsun, bir insanı birey olmaktan çıkarıp bir gruba (evli, bekar, çocuklu, çocuksuz, öğretmen, polis, emekli, genç, yaşlı, erkek, kadın vb.) dahil ederek bir eylemini sınırlandırmak istemek, baskılamak ve genellemelere ulaşmak bana sığ geliyor. İnsanların birey olduğunun ve içinde bulunduğu medeni durum ya da sosyal statünün onun davranışlarını tektipleştireceği algısına nasıl varabilir insanlar, şaştım doğrusu.

Bunu yazmak bile gülünç ama hayvan sahiplerime baktığımda, içlerinde köpeğine inanılmaz özen gösteren evlisi, bekarı, öğrencisi, nişanlısı, emeklisi pek çok insan olduğu gibi; pekala boşanınca ya da çocuk sahibi olunca köpeğinden vazgeçen de nice insan görmek işten değil. Aynı şekilde mezun olunca terk edeni de yok mu? Elbet var. Ama bu, öğrenci alıyorsa kesin terk eder diyebileceğimiz anlamına da gelmez!

Bekar olmakla köpeğe iyi bakmamak ya da köpeği terk etmek arasında pozitif bir korelasyon olduğunu sanmıyorum. En basitinden kendime baktığımda bekarken ve öğrenciyken sahiplendiğim köpeğimi sevmeyen ya da istemeyen biriyle ne sevgili olurdum; ne de eş. Ya da daha açıklayıcı olması açısından, kişi belki hiç evlenmeyecek? Eee yani bu insan köpek sahiplenemeyecek mi ömrü boyunca bir barınaktan? Belki sadece köpeği olsun istiyor hayatında? Bir köpeğin kaderini ellerinde tuttuğuna inanan bu insanlar kendilerinde bu köpeklerin ve onları sahiplenmek isteyen insanların hayatlarını birleştirmeme gücü de bulabiliyorlar pekala. Bu nasıl bir egodur, bu hakkı, bu gücü bu topluluklara kim vermiştir?

Çocukluya, bekara ya da hayvan sahibine ev vermemek ne kadar dar bir düşünceyse, herhalde bu hayvansever grubun bekara, öğrenciye ya da nişanlıya "kesinlikle köpek ver-me-me-si" de aynı dar düşüncenin ürünü olabilir. Başka yerde lanet ettikleri, aynaya baktıklarında göreceklerinden çok da farklı değil aslında. Üstelik ev, kişinin kendi inisiyatifinde bir malken, köpek bir mal değil. Nereden baksak evini vermeyen adamın canı istememiştir vermemiştir, kendi düşüncesidir, haklı veya haksız ev onundur. Ya köpek? Köpek bu insanların malı mıdır ki üzerinde böyle güçlü bir hakka sahip olduklarını düşünmektedirler?

Bir de küçük ırk mevzusu var. Mesela küçük ırkı bahçeye vermiyorlarmış? Apartmanda yaşarken duvar kağıtlarına kadar yiyen enerji seviyesi had safhada bir cocker'ım var. 1.5 yaşında sahiplendim. Günün neredeyse 23 saatini.5 dönümlük bahçede fıldır fıldır koşarak hiç yorulmadan geçiriyor. Bu köpeği eve hapsetmek başlı başına hem sahibi hem köpek için işkence. Bu yazıyı yazarken saat 00.18, Gofret hâlâ bahçede haylazlık peşinde. Buyursunlar Gofret'i daireye versinler de göreyim, neler yaşıyorlar. Kinolojiden, ırklardan bu kadar habersiz bu kişilerin bir araya toplanıp hayvanlar, onları sahiplenme kriterleri vs. adına kendi kendilerine kararlar vermeleri sizce de umut kırıcı değil mi?

Nice küçük ırkın aslında av köpeği olduğundan habersiz, onları apartman dairelerine sıkıştırma şartı koyarak bir de kendilerince süper sahiplendirmeler yaptıklarına inanıyorlar; sayfa yöneticilerinden biri de çıkıp demiyor ki "Arkadaşlar böyle genellemeler yapıyoruz ama bekar var bekar var; küçük ırk var, küçük ırk var..." diye.

Sayfa ziyaretçilerinden tepki alınca ise "Bizim topumuz, istersek alır gideriz" misali köpekler kendilerine ait malmış gibi "Biz vermiyoruz, ne deseniz de..." diye tepki koyuyorlar.

Köpek sahiplendirmek, evsiz hayvanlarla uğraşmak zor ve stresli bir iş elbette. Her gün defalarca bu stresi kaldıramayan nice hayvan gönüllüsünün agresifleştiğine ve antipati topladığına tanık oluyoruz. Oysa bu işler sağlam kafayla oturup planlanması, belirli şablonlar, anketler kullanılarak yapılması gereken işler. Bilimsel işler aslında, çocuk oyuncağı değil. Ne her insan birbirinin aynı; ne her köpek birbirinin aynı. Önemli olan doğru insana doğru köpeği sahiplendirmek ve bunu bilimsel temellere dayandırarak yapmak. İnsanları suçlamak ya da önyargı ile yaklaşmaktansa bakıma muhtaç hayvanların var olduğu ve var olacağı gerçeğiyle, daha bilimsel ve ayağı yere basan organizasyonlarla mücadele etmektir. Hedef olarak insanları ya da grupları almaktansa sahipsiz hayvanların neden sahipsiz oldukları, sokağa terk edilen köpeklerin neden terk edildikleri konusunda daha bilimsel yaklaşımlar ortaya konmalı, sorunların kaynakları ortadan kaldırılmalıdır.

Yıllardır köpeklerin chiplendirilmesi ve daha sahiplenildiği esnada kayıt altına alınması gerektiğini savunuyoruz. Ülkemizde ise henüz veteriner kliniklerinin neredeyse çoğunda microchip okuyucu yok. Geçtiğimiz haftalarda, evin kapısını açıp kaçmış bir köpeğin, sahibi tarafından bulunmadan önce bir gönüllü grup tarafından yakalanıp, kısırlaştırılıp, sahiplendirilmek istenmesine de tanık oldum. Üstelik köpeğin üstünde microchip'i vardı ve Köpek Irkları ve Bilimleri Federasyonuna ve Irk Derneği'ne kayıtlı bir köpekti bu. Bulan hayvansever gönüllümüz "SOKAĞA ATILMIŞ!!!" diye üç ünlemli bir ilan vermeden, kısırlaştırtmadan evvel microchip'i var mı acaba, köpek kayıtlı mı diye aratsaydı, sahibi bulduğunda gereksiz yere operasyon geçirmemiş olacaktı hayvan... Neyse, o başka bir yazımın konusu...

Herkese köpekleriyle beraber mutlu anlar...

Oktay Gülsaçan
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2013

5 Eylül 2013 Perşembe

Kurallar ve Koşullar

I. Tanışma Ziyaretleri

1. Randevular: 


a. Belki köpeğinizi ilk kez başka birilerine emanet edeceksiniz, belki de daha önce kötü deneyimleriniz oldu. Bu nedenle köpeğinizi bırakmayı planladığınız yeri önceden görmek istiyorsunuz. Size tamamen hak veriyoruz. Sizden de buranın kurallarına riayet etmenizi istiyoruz.

b. Öncelikle mutlaka randevu almalısınız. Burası ne öyle geçerken köpeğinizi bırakabileceğiniz, ne de geçerken uğrayabileceğiniz bir yer değil. Zira buranın işleyen bir programı var. Ve aşağıda okumaya devam ederseniz, günlük programlarımızın değişken olduğunu göreceksiniz. Gelmeyi planladığınız saat eğitim saatimiz olabilir, o an bahçeden yararlanan köpekler agresif ya da çekinik olabilir.

c. Siz merak ediyorsunuz diye o an dışarıda olan veya olması gereken köpekleri bir yere kapatmamız mümkün değildir. Siz geldiniz diye bir köpeğin oyun, egzersiz ya da eğitim saatini iptal etmemiz hoş olmayacaktır. Aynı durumda sizin köpeğinizin olduğunu ve günde sizin gibi pek çok ziyaretçimizin geldiğini düşünün?

d. Öncelik, her zaman hal-i hazırda burada misafir olan hayvanlarımızındır ve onların programlarını bozmak ancak ve ancak buradaki neşeli ortamı bozmamıza neden olur. Siz de gözleminiz sırasında mutsuz köpekler görmüş olursunuz; sonuçta hem buradaki köpeklerimiz, hem siz, hem biz mutsuz oluruz.

2. Köpekli Ziyaretler: 

a. Buraya geldiğiniz saatte bahçeden yararlanmasını planladığımız, ya da o gün o saate eğitim/oyun planladığımız köpeklerin saatlerinden çalmamak adına mutlaka randevu almalısınız, böylece bizler de o günkü programı sizin ziyaretinize göre ayarlayabiliriz. 

b. Buraya giriş çıkışlarda tüm köpeklerin sağlıklı olduğundan emin olmalıyız. Bu nedenle aşı karnesine bakmak ve sağlık durumunun iyi olduğundan emin olmak zorundayız. Bazı durumlarda sorumlu veteriner hekimimiz dışarıda olabilir, dolayısıyla yeni köpek girişlerinde hekimimizin olması adına programımızı birkaç gün önceden yapmış olmalıyız. Hekimimiz riskli bulursa köpeğinizle gelmenizi uygun bulmayabilir. 3 aylıktan küçük köpeklerin köpek otelimize girişi uygun değildir.

c. Bazı durumlarda köpeğinizi klimalı aracınızda bırakmanızı isteyebiliriz. Bizi ve kendinizi lütfen bu konuda zor durumda bırakmayın. Randevunuzu alırken köpekle gelmek istediğinizi belirtmediyseniz lütfen köpeksiz gelin, köpeğiniz buradaymış gibi hayal edin; kimle anlaşır, kimle anlaşamaz, kim o tarihlerde burada olacak, aklınızda bunlar olsun.

3. Ziyaret Süresi ve İçeriği: 

a. Ziyaret saatinizde başka bir hayvan sahibimiz ya da eğitimimiz yoksa, saat olarak uygunsak, köpeklerin hepsi yorgun ya da uyumluysa; siz hiçbirinden korkmadıysanız, köpeksiz geldiyseniz, bizim de burada bir program eşliğinde çalışıyor olduğumuzun farkındaysanız başımızın üstünde yeriniz var. Çok güzel bir arazide yaşıyor olabiliriz, hatta bazı hayvan sahiplerimizin tabiriyle "Cennette" yaşıyor olabiliriz. Ancak bizim burada tatil yapmadığımızın farkında olmanızı isteriz. Burası Cennet gibi olsa bile biz burada çalışan insanlarız. Oyun alanımızda bizimle beraber köpeklerle oynayabilir, tepenize köpekler atlarken fiyat konuşabilirsiniz.

b. Ziyaretiniz sırasında köpek tüyü, toprak ve çamur olma ihtimaliniz olduğunu unutmayın. Buna hazırlıklı olun.

c. Ziyaret sırasında çok oturmayı sevmeyiz. Oturarak geçen her dakika, o an en az bir köpeğin, hatta grup halinde dışarı çıkacaklarsa birden fazla köpeğin egzersizinden yiyordur ve bir köpeğimizin bile mutsuz olması bizi mutsuz eder. Bu nedenle ziyaretler olabildiğince kısa ve "ölü saatlerde" olmalıdır.


4. Fotoğraf ve Video: Ziyaretçilerin fotoğraf ve video çekmelerini sevmiyoruz. Köpeklerimizin ve hayvan sahiplerimizin güvenlikleri ve aynı zamanda burada yaşayan iki insan olarak özel hayatın gizliliği açısından fotoğraf ve video çekmenize izin vermiyoruz. Sosyal medya hesaplarımızda yeterince fotoğraf var, onlardan faydalanabilirsiniz.

II. Misafir Köpeklerimizin Sahip Ziyaretleri

1. Köpeğinizi eğitim ya da otel hizmetinden yararlanması için bıraktınız ve şimdi de onu görmek istiyorsunuz. Başımızın üstünde yeriniz var. Bir gün öncesinden mutlaka randevulaşalım. Böylece diğer köpeklerin zamanından çalmadan, sizinle ve köpeğinizle ilgilenebiliriz.

2. Onun grup arkadaşları var ise dışarıda onlarla birlikte oynuyor olabilir. Bu nedenle diğer arkadaşlarından da rahatsız olmamanızı ya da ortamı gerecek eylemler içine girmemeniz için yönlendirmelerimize uymanızı umuyoruz.


III. Misafir Olma Koşulları

Biz, toplam 20 köpeği misafir edebiliyoruz. Bu nedenle "anında" köpeğinizi bırakabileceğiniz bir yer değil, önce randevulaşıyoruz, sonra köpeğinizi misafir ediyoruz. Aradığınız an yerimiz olmayabilir bu nedenle mutlaka önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ediyoruz.



A. Günlük Program

1. Sabit bir günlük programımız yoktur. "Köpekler şu saatte yemek yer, bu saatte havalandırmaya çıkar" demeyi köpeklerin ve sahiplerinin yaşamlarındaki farklıları göz ardı etmek olarak görürüz.

2. Gün bizim için 06.00'da (hatta bazen 05.00'te) başlar, akşam ise 23.30 - 01.00 arası biter. Bu süre boyunca işimiz gücümüz onlardır.

3. O an misafirimiz olan köpeklerin karakterleri, kondisyonları, kendi evlerindeki alışkanlıkları, yaşları ya da cinsiyetleri baz alınarak programlar 2-3 gün öncesinden yapılır. Bu nedenle rezervasyonlar; programların aksamaması, köpeklerin refahının etkilenmemesi için çok önemlidir.

4. Her köpeğin en az kendi evindeki kadar mutlu ve huzurlu olması hizmet standardımızda minimum seviyedir. Hatta bunun üstüne çıkabilmek ve misafirlerimizin bizimle bir daha zaman geçireceği gün sevinçten zıplatabilmek bizim mutluluğumuz ve işimizdeki motivasyonumuzdur.


B. Sağlık

Köpek oteli hizmetimizden yararlanan veya yararlanması istenen köpeklerin sağlık durumları bizler için çok önemlidir. Bu nedenle köpeğin ve buradaki diğer misafirlerin sağlıkları açısından köpeğin sağlıklı teslim edilmesi ve hastalıklara karşı önlemlerin alınmış olması büyük önem taşır. 


1. Misafir köpeklerimizin yıllık aşıları tamamlanmış, iç ve dış parazit önlemlerinin düzenli olarak yaptırılıyor olması gereklidir.

  • 1 yaşından küçük köpeklerde köpek Parvo, Corona, Lepto, Bordotella ve Parainfluenza'ya karşı tekrar aşılarıyla beraber korunuyor olmalıdır. Zorunlu seyahatlerde Rabies tarihi henüz gelmemişse Rabies aşısı aşı takvimine göre burada yaptırılabilir.
  • 1 yaşından büyük köpeklerde yukarıdaki aşıların tekrarları mutlaka yaptırılmış olmalıdır. Uzun süreli konaklamalarda sağlık karnesine göre aşı uygulamaları ücreti mukabili tarafımızdan yaptırılır.
  • Tüm köpeklerde iç paraziter uygulamanın üstünden 2.5, dış paraziter uygulamanın üstünden 1.5 ay geçmemiş olmalıdır. Uzun süreli konaklamalarda sağlık karnesine göre paraziter uygulamalar ücreti mükabili tarafımızdan yapılır.
2. Köpekler teslim edilirken sağlıklı ve dinç görünmelidir. Misafir edilmeden önce veterinerinize danışmanız tavsiye edilir. Köpeğin hasta olduğuna dair bir düşüncemiz var ise muayene ve tahlilleri yapılmak üzere Veteriner Kliniğine yönlendirilebilir, bu tahliller yapılmadan köpeği kabul etmeyebiliriz. 

3. Köpeğin bulaşıcı olmayan kronik rahatsızlıkları (kalp, karaciğer vb) veya eklem rahatsızlıkları gibi rahatsızlıkları var ve bunlar nedeniyle kullanması gereken ilaçlar var ise bu ilaçlar sahipleri tarafından temin edilmelidir.


C. Beslenme

Köpeklerin beslenme alışkanlıklarının sağlıkları için önemli bir etken olduğunu düşünür ve ona göre hareket ederiz. 

1. Kullanmakta olduğunuz mamayı temin etmeniz karşılıklı yararımıza olacaktır. Şayet bu mümkün değilse, kullanmakta olduğunuz mamayı ücreti mükabili temin edebiliriz. Ancak bunu mutlaka önceden bildirmelisiniz.

2. Köpeğinizin öğün saat ve miktarlarına riayet ederiz.

3. Özel diyetlerle beslenen köpeklerin mama malzemeleri ya tarafınızdan temin edilmeli ya da net bir liste ve tarifle verilmelidir. Mamanın hazırlanması mutlaka ücrete tabiidir. 

4. Köpeğinizin hassasiyetlerini bilmeniz, ödüllendirmelerde kullanacağımız materyallerin içerikleri konusunda dikkatli davranmamızı sağlar. 

5. Mama yemeyen köpeklerin mamaya alıştırılması tarafımızdan sağlanabilir. Ancak böyle bir geçiş sırasında köpeğin hassasiyet gösterebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

D. Ödemeler, Giriş ve Çıkışlar

1. Bizim için gün sabah saat 06.00'da başlar. Yeni köpeklerin girişini sabah saat 10.00'da köpekler ilk oyun ve egzersizlerinin ardından gerçekleştiririz. Bu esnada o gün çıkış yapacak köpeklerin odaları temizlenir ve köpeklerden biri gitmeye, yeni misafir köpek gelene kadarsa onun odası yeni misafirine göre hazırlanır.

2. Köpeğinizi teslim ettiğiniz saatin 18.00 olması, odanın sabah 10.00'dan itibaren müsait olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu nedenle o günün ücreti sizden talep edilir.

3. Aynı şekilde 10.00'dan sonra teslim almak istediğinizde, yeni köpeğimizi odasına yerleştirmekte 1 gün bekletmiş olacağımızdan 10.00'dan sonraki çıkışlarda da 1 günlük ücret talep edilir.

4. Çıkış için en geç saatimiz 19.00'dur. Çıkış saatini bir gün önceden söylerseniz, geldiğinizde köpeğinizin eşyalarının hazırlanması için sizi bekletmek zorunda kalmayız.


E. Egzersiz ve Oyunlar

Burada köpeklerin eğlenceli ve güvenli biçimde zaman geçirmesi en önemli önceliğimizdir. Bu nedenle köpeklerin karakterleri ve sosyallikleri büyük önem arz eder.

1. Birbiriyle uyumlu köpekler 8.5 dönümlük arazi üzerine kurulmuş tesisimizde farklı oyun ve gezinti alanlarında sık sık bir araya getirilirler.

2. Korkak ya da dominant agresif köpekler ise dönüşümlü olarak oyun alanlarımızı kullanırlar. Bu esnada kendilerine ait havalandırma alanlarında ya da odalarında dururlar.

3. Her köpeğin kondisyon durumuna göre günde ortalama 2-3 saat aralığında oyun alanlarımızdan yararlanmasını sağlarız.

F. Riskler

1. Tüm önlemler ve dikkatlere rağmen, köpekler canlıdır ve iklimsel değişikliklerden, egzersiz planının değişmesinden ya da strese bağlı olarak (her ne kadar stresli bir ortam olmasak da yalnızlık anksiyetesi taşıyan köpekler strese girebiliyor) hastalanabilirler. Bizleri tanıdıkça bu konudaki hassasiyetimizi daha iyi anlayacağınızı umuyoruz.

2. Köpeklerin özgürce oynayabileceği bir ortam vaat ediyoruz, köpeğinize zarar vermeyecek yaş ve boyuttaki köpeklerle beraber sosyal ortamda oynamasını istesek de zaman zaman en iyi arkadaşlar bile kavga edebiliyor. Dolayısıyla oyunlar sırasında ufak dalaşmalar olabileceğini hoş görebileceğinizi umuyoruz. Bu riski almak istemeyen hayvan sahiplerimizin köpekleriyle tek başlarına ilgileniyoruz.

3. Risk grubundaki (çok yaşlı ya da çok genç) köpeklerin sahipleri mutlaka önceden veterinerlerinden onay almalılar. 

4. Burası açık bir arazi. Köpeğiniz her ne kadar gözlem altında olsa da anlık olarak taş, dal, çiçek, böcek yutabilir; arı ya da böcek tarafından sokulabilir. 

5. Koşarken ağaca çarpabilir, kendini yarayabilir.

6. 2 metre yükseklikteki dikenli tellerin üstünden atlamaya kalkarsa kendini yaralayabilir.

7. Evde koşarsa mobilyalara çarpıp kendine zarar verebilir.

8. Koşarken tırnağı kırılabilir, oynarken diğer köpeğin tırnağı ya da dişi tarafından çizilebilir. Koşarken patisini bir taşa değdirip yaralayabilir.

9. Kahvaltı ya da yemek masasından yiyecek çalma huyu var ise ekmek, peynir, zeytin, domates vb yiyecekler yeme olasılığı vardır. Tatlı vb. yiyecekler masaya en son konacağından bu anlamda bir risk bulunmamaktadır.

10. 2 yaşından büyük köpekler, aileden ilk kez ayrılıyorsa ise ilk gün yemek yemeyebilir.

11. Gök gürültüsü vb. seslerden korkup kendini sağa sola çarparsa kendine zarar verebilir.

12. Burada çok fazla uyaran ve şehir gürültüsü olmadığından, alarmda ve çok havlayan bir köpeğiniz var ise boğazını tahriş edebilir. Köpeklere susmaları için baskı kurmayız, dilediklerince havlayabilme özgürlüğüne sahiptirler.

13. Köpeğiniz buradan ayrılmak istemeyebilir, bizi çok sevebilir. 


23 Ağustos 2013 Cuma

5 Gün ya da 5 Ay: Köpeklerde Rehabilitasyon Üzerine...

Köpek Rehabilitasyonu, genellikle zahmetli ve uzun soluklu bir süreçtir. Bu yazım, davranış problemlerinin giderilmesi üzerinde en etkili faktör olan sahip etkeninin önemini vurgulamak için. Bu yazı size köpeğinizi nasıl rehabilite edeceğinizi değil, rehabilitasyon sürecinde profesyonellerin ve köpek sahibinin rolünü anlatacak.

Öncelikle davranış bozukluğu denen şeyin  her zaman davranış bozukluğu olmadığını anlamamız gerekmekte. Her köpeğin ve her insanın bir karakteri, genetik mirası vardır, bu ikilinin belli yaşam koşulları içinde bir araya gelmesiyle beraber hayatları da değişecektir. Ne çocuklarımız bizim tam olarak olmasını istediğimiz karakter ve düşüncelerde olurlar; ne biz, ne de köpeklerimiz. Hiçbirimiz mükemmel olmadığımız gibi, köpeklerimizin de romantik komedi ya da aksiyon filmlerindeki kahraman köpeklerde gördüğümüz köpekler gibi olmalarını bekleyemeyiz. Bir problemin davranış problemi olarak sayılabilmesi için başta köpeğin, sonra toplumun, en son hayvan sahibinin hayat standardını etkileyen, onları mutsuzluğa iten ve genel ilişkilerini zorlaştıran, normal dışı davranışların olması gerekir. Bu nedenle daha en baştan, normal köpek davranışları ile anormal olanları ayırmamız gerekir.


Bu yazımızın kahramanları bizler değiliz; kahramanımız köpek sahibimiz ve köpeği... Bugüne dek pek çok köpek ve sahiple çalıştık ancak bu defa bizim için bu durum, kesinlikle yazılmaya değerdi.

Köpek sahibimiz bize en yoğun dönemlerimizden birinde, Manisa'dan ulaştı. Ses tonundaki çaresizliğin sebebi köpeğinin, bir süre önce insanlara karşı agresifleşmeye başlaması ve günden güne bu agresyonun artmasıydı. Bir an önce görüşmek istiyordu ancak yoğunluktan dolayı o hafta görüşmemiz mümkün değildi. Bu nedenle telefonda durumu güzelce dinlemeye, anlamaya ve durum analizi çıkarmaya çalıştım. Aslında rehabilitasyon sürecinde durumu uzaktan tam olarak analiz etmek mümkün değildir. Analiz doğru yapılmış olsa bile analizin doğruluğundan eğitmenin emin olamaması, üstelik de uygulanacak prosedürün hayvan sahibine uzaktan anlatılmasının mümkün olmaması yönünden bu sadece bir öngörüşme niteliği taşır. Ancak hayvan sahibimizin köpeğini sokağa bile çıkaramadığını söylemesi  ve kısa vadede görüşmemizin mümkün olmaması üzerine, daha çok veri toplayabilmek amacıyla bu tarz durumlarda uyguladığımız rutin prosedürümüzü anlattım ve bir hafta kadar uygulamasını ve bayram sonunda bu denemelerinin neticesiyle beraber bize yeniden ulaşmasını söyledim.

Davranış problemleri genellikle tek bir sebebe bağlı değildir; bu nedenle de sahibin gözlemleyemediği, fark edemediği bazı noktaları görmemiz ve hem sözel olarak hem de gözlem yoluyla durum analizi yapabilmemiz gerekir. Ancak kimi zaman sözel ifadelerin yetersizliği, bazen de gözümüzle gördüğümüzün ifadeden kaçınılması, hatta inkara kadar giden zorlu bir yolda ilerleriz. Hayvan sahibinin eğitmene güvenmesi ve her şeyi tüm açıklığıyla anlatabilmesi önemlidir. Gizlenen bazen aile içi sorunlar, bazen ekonomik etkenler, bazen geçmişte yaşananlardır... Ancak şunu belirtmek isterim ki köpeklerin de insanlar gibi ruh hali vardır ve bu ruh hali üzerinde geçmişte yaşadıkları, çevresel faktörler, genetik mirası, genel karakteri, fizyolojisi, ailesinin davranış biçimleri vb. pek çok etken belirleyici nitelik taşır. Bu durumda eğitmenin rolü kimi zaman köpek psikolojisi ve davranışları üzerindeki deneyiminin yanı sıra, insan psikolojisi üzerinde de çok ciddi bir deneyim sahibi olmasını gerektirir. Bu nedenle de çoğu zaman tek seansta %100 doğru bir durum analizi yapmak mümkün değildir.

Rehabilitasyon süreci boyunca hayvan sahibimizi tanımamız, süreç boyunca analizleri sürdürmemiz ve aldığımız her veriyi daha önceki analizlerimizi güncellemek için kullanabilmemiz gerekir. Örneğin geçtiğimiz yıllarda üzerinde çalıştığımız bir agresyon üzerinde haftalardır çalışıyor ancak sürekli nedenini anlayamadığımız bir şekilde en başa dönüyorduk. Köpeğimizin insanlara agresyonu vardı ve ısırmaktan da hiç çekinmiyordu. Dışarda temas kurmaya çalışan pek çok kişiyi, eve gelense herkesi karşılaştığı anda tereddütsüz ısırıyordu. Uzun süren bu deneyim canımızı sıkıyordu ancak hayvan sahibi de biz de yılmıyorduk. Pek çok veri yakalamıştık onlar üzerinden yürüyor, ancak bir süre sonra başa sardıkça kaçırdığımız bir nokta olduğunu anlıyorduk. Bir gün çalışma seansımız sırasında hayvan sahibimizin telefonu çaldı ve hayvan sahibimizin gerildiğini; eş zamanlı olaraksa köpeğin gerildiğini hissettik. Sebebi öğrendiğimizde ise taşlar yerli yerine oturuyordu. Hayvan sahibimizin ev arkadaşı eve sürekli misafir getiriyordu ve hayvan sahibimiz bu durumdan aslında hoşlanmıyordu. Çok basit olan bu analizde önemli olan, kişiyi telefon görüşmesinde gerildiğini anlayacak kadar tanımak ve telefonda konuştuğu şeyi sorabilecek kadar da güçlü bir iletişime sahip olabilmekti. Haklı görürsünüz ki ilk seansta böyle bir tesadüf yaşanması olasılığı da, bunu anında algılayıp köpekteki değişimi fark etmek de, hayvan sahibine telefonda konuşulan konuyu sorma cüretini göstermek de dışarıdan evinize köpeğinizle ilgili çağırdığınız ve daha önce ne sizi ne köpeğinizi hiç görmemiş biri için imkansıza yakındır.  Sadece bu örnek bile rehabilitasyon sürecinin niçin uzun soluklu olduğu hakkında fikir verici olmuştur sanırım.

Şimdi dönelim hikayemize... Hayvan sahibimiz bayram sonu bize yeniden ulaştı. ve ona telefonda anlattığımız rutin prosedürü uyguladığını söyledi, durumun ise günden güne kötüye gittiğini söyledi. Yazımın başlarında da söylediğim gibi telefonla ne eksiksiz bir analiz yapmak mümkündür ne de uygulanacak yöntem ve teknikleri doğru aktarabilmemiz... Hayvan sahibimizin kötüye giden durumu da buna en iyi örneklerden biridir.

Kötüye giden durum üzerine çok yoğun olsak da programımızda yer açıp Manisa'ya gittik ve danışanlarımızı ziyaret ettik. Köpek kahramanımız Rottweiler ırkı 10 aylık erkek bir köpekti. Hayvan sahibimizin ofisinin hemen girişinde kendine ait 15-20 metrekarelik korunaklı bir kafeste yaşıyordu. Agresyonu, bu tarz şeyleri yazmayı hiç sevmesem de, bir eğitim çiftliğinde temel itaat eğitimi almasının ardından başlamıştı. Eve döndüğünde ilk haftalar sahibine, yabancılara, temasa karşı aşırı tedirgin tavırlar sergileyen köpek; günden güne tedirginliğini atmaya ama agresifleşmeye başlamış. Düzelir diye beklenmiş ancak düzelmemiş, durum daha da kötüye gitmiş. Yaklaşık 2 aydır düzelmesi umut edilen ancak kötüye giden köpeği gözlemlediğimizde yaklaşık 20 metre yarı çaplı bir dairedeki tüm insanlara karşı sahibinin yanında tetikte olduğunu; 7-8 metreden sonra hedef belirlediğini ve hedef 4-5 metre mesafeye yaklaştığında ise boyna ya da surata hamle yaptığını gözlemledik. Yaklaşık 15 dakika içinde sahibi de ortamda varken az önce benim yanımdayken hiçbir tepki vermeden konuştuğumuz orta yaşlı bir erkeğe, yanımızdan geçen her motorluya, motorluya ulaşamadıktan bir iki dakika sonra ise; az önce elinden su içmesine rağmen eşime hamle yapan köpeğin durumu gerçekten de ciddi boyutta tehlikeliydi. Durum analizini burada yapmayacağım, ancak köpeğimizin probleminin kaynağı her zaman olduğu gibi tek değildi. Sahibin köpek eğitimi üzerindeki teorik ve pratik zayıflığı, köpeğin genetik mirası ve genel karakteri, hormonal dengesizliği, çiftlikte uygulanan eğitim yöntemleri vb. pek çok etken vardı.

Bugüne dek pek çok agresif köpekle çalıştık. Ancak içlerinden en dengesiz tavır sergileyenlerden biriydi bu. Hedef aldığı noktaların surat ve boğaz olması; onu, ihmal edildiğinde ölümcül yara açacak potansiyel bir tehlikeye dönüştürüyordu.

Köpeği bu duruma iten tespit edebildiğimiz pek çok sebep vardı. Hayvan sahibimize bu sebeplerden birkaçının bertarafına yönelik neler yapması gerektiğini anlattık. Ve bununla beraber, daha önce telefonda anlattığımız rutin prosedürü bu defa da yüz yüze anlattık. Yakaladığımız her sebebin o an için bertaraf edilmesi maalesef çoğu zaman mümkün değildir. Elimizdekinin kendine ait psikolojisi olan bir canlı olduğunu ekler, analizlerin kesinliği için yeterli veriyi zaman içinde toplayabilmemiz gerektiğini de hatırlar, üstelik hayvan sahibinin de davranışlarının değişmesi ve köpeğini daha iyi anlayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu da eklersek davranış bozukluğunun bir anda düzeltilmeye çalışılması işleri zora sokmaktan başka işe yaramayacağını anlamak da zor olmaz.

Benim yanımda yürürken kimseye odaklanmayan, yolda karşılaştığımız insanla rahatlıkla konuşabildiğimiz köpeğin ki sahibi sevk kayışını elime verirken 'Allah kolaylık versin' demişti, sahibi yanına geldiğinde aynı kişiyi ısırmaya yönelik hamle yapması; rehabilitasyon sürecinde sahibin üzerindeki rolü son derece etkin biçimde anlatıyordur sanırım. Ancak genellikle sahipler daha başlangıçta yılmışlardır. Yıldığınız noktada bir profesyonelden yardım istediğinizde, size yardımcı olmamız mümkün değildir. Rehabilitasyon zahmetli ve uzun soluklu bir süreçtir. 15 gün sonra filmlerde izlediğiniz ve sahibiyle sahilde gün batımını izleyen muhteşem uyumlu, eğitimli, sosyal köpeğe ulaşacağınızı sanıyorsanız kocaman bir yanılgı içindesiniz. Şu bir gerçektir ki tüm sorunları düzeltilip uyumlu hale getirdiğimiz ve hatta köpeklerindeki değişimleri gözleriyle gördüklerinde şaşkınlıktan ve sevinçten havaya uçan nice hayvan sahibinin, daha ilk günlerden yanlış tavırları yüzünden köpeklerini eski hallerine getirdiklerini gözlemledik. Bu nedenle rehabilitasyon süreçlerinde hayvan sahiplerimizin güçlü, istekli ve sabırlı olmalarını binlerce kez tavsiye ederiz. Bizlerin elinde sihirli değnekler yoktur, köpeklerimiz de bilgisayar değildir ve biz onlara format atıp işletim sistemlerini yeniden kuramayız. Rehabilitasyon, bir anda olacak şey değildir.

Köpeği istenmeyen davranışa iten her sebebi tespit edip, hepsini ortadan kaldırmadıkça, davranışlarınızı değiştirmedikçe, köpeğinizden değişiklik bekleyemezsiniz. Üstelik siz bunları yaptıktan hemen sonra köpeğinizin size "Bana 1 adım gelene ben 10 adım gelirim" diyerek koşacağını ise sanmayın. Oran tam tersi yönündedir. Davranışlarını düzeltmek istediğimiz köpek için biz 10 birim efor sarf ederken, köpeğimizdeki gelişme 1 adım olacaktır. Bu ise, sizin köpeğinize karşı gücünüz tükenmişse, zaten ilişkinizin bitme noktasına geldiği anlamına gelir ve süreç başlamadan bitecektir.

Dönelim hikayemize... Köpek sahibimizle yaklaşık 5 gün sonra konuştuk. Gelişmeler, sahibinin ofisine ya da evine girenlere yani  koruduğu alanına girenlere havlamadığı, hatta o gün sadece 1 kişiye havladığı, sokaktaki tehlike çemberinin ise küçüldüğü yönündeydi! Bu bizim için bir ışıktı! Üstelik 5 günde! Bu, başarılı hayvan sahiplerimizden biriydi ve dediklerimizi harfiyen yerine getirmeye özen göstermeye çalıştığı açıkça belli oluyordu. Sonuç ise olumluydu! Hayvan sahibimizin köpeğine verdiği önemi; maddi-manevi gösterdiği sabrı ve harcadığı eforu görmezden gelmek, yazmamak mümkün değildi. Yazımızda, iş ahlakımız gereği isim vermeyi uygun bulmasak da (zaten önemli olan çıkaracağımız ders) kendisi bizim için emsal niteliği taşıyordu.

Bu örnekte olduğu gibi, köpeğini çok seven, maddi manevi hiçbir şeyi esirgemeyen her hayvansever benzeri durumlarla karşılaşabilir. Köpeğinize en pahalı mamayı verip en pahalı kayışlarla gezdirmeniz yani harcadığınız para, köpeğiniz için minnet duyulası şeyler olmayabilir. Ona harcadığınız zaman ve emek ise verimli kullanılmadıysa yine köpeğin davranış bozukluğu geliştirmesine engel değildir. Yıllarca köpek bakmış ve hayatını köpeğe adamış biri olmanız bile köpeğinizin kendine has karakteri olduğu ya da ona uyguladığınız yöntemlerin diğerleriyle aynı olmaması gerekebileceği gerçeğini değiştiremez.

Bu tarz durumlarda suçlu aramak yanlıştır. Ortada yanlış yaşam koşulları ya da eksik bilgi vardır. Bunların değişebilirliği ölçüsünde, her köpeğin optimum zamanda düzelebileceğine inanan biriyim.

Hepinize köpeklerinizle beraber mutlu anlar diliyorum.

Oktay Gülsaçan
Köpek Eğtimeni

İzmir - 2013

18 Ağustos 2013 Pazar

Premack İlkesi ve Köpek Eğitiminde Kullanımı

Köpek eğitiminde sahiplerin en çok dile getirdikleri yakınmaların başında “Komutu biliyor; ancak yapmıyor.” gelir. Köpek, her zaman sahibinin dediğinin aksine komutu tam olarak bilmiyor ya da çevresel faktörlere adapte edilmemiş olsa da bazı durumlarda bu yakınmada gerçeklik payı vardır. Sorun bu olsun ya da olmasın, Premack ilkesi, köpek eğitiminin temellerinden biridir ve pek çok yerde kullanılabilir çünkü köpeğin davranışlarını belirlenmiş bir yönde değiştirmenizde size yardımcı olacak bir tekniktir.

Premack’a göre, belirli bir anda, organizmanın yapmayı istediği davranışların hiyerarşik bir sıralaması vardır ve bu hiyerarşinin en üstünde, bütün olanaklar sağlandığında organizmanın doğal olarak yapacağı ilk faaliyet yer alır. Diğer faaliyetlerin ortaya çıkma olasılığı hiyerarşideki yerine bağlı olarak azalır.

Bu hiyerarşi içinde yer alan her davranış, kendinden üst bir faaliyet tarafından pekiştirilebilir ve kendinden daha alt düzeylerdeki faaliyetler için bir pekiştireç rolü oynar. Bu ikinci ifade Premack ilkesi olarak bilinir. (Cüceloğlu,1997,157)

Bu ilkeye göre organizmaya hiyerarşinin alt sıralarında yer alan bir davranışı yaptırmak için üst sıralarda yer alan bir ihtiyaç, pekiştireç olarak kullanlır ve bireyin en çok hoşlandığı ve tercih ettiği davranış, hoşlanmadığı ve tercih etmediği diğer bir davranışla koşullandırılır. Yani gerçekleşme olasılığı yüksek olan davranışlar, gerçekleşme olasılığı düşük olan davranışları kazandırmak amacıyla kullanılır.

Basit bir örnekle açıklayacak olursak, köpeğimiz “yerine” komutunu biliyor ancak uygulamak istemiyor. Aynı köpeğimiz preslenmiş kemiklere ise bayılıyor. Biz ise yerine geçtiğinde, onu preslenmiş kemikle ödüllendiriyoruz. Böylece yerindeyken, kemik kemireceğini öğrenen köpeğin, “yerine” komutunu uygulama sıklığı artıyor.

Burada önemli olan nokta, Premack ilkesinin kullanılabilmesi, köpeğin hangi faaliyetlerden daha çok hoşlandığını tespit edebilmemize bağlıdır. Bu teknikten yararlanmadan önce, onun yapmaktan hoşlandığı ve hoşlanmadığı davranışların hiyerarşik listesini oluşturmak zorundayız.

Bu ilkenin en büyük avantajlarından biri, hem köpeğin hem de sahibin istediğine ulaşmasıdır.

Açıklığa kavuşması istenen şey, köpeğin davranışı ödüllendirilmeye karar verilmişse, önce onun neyi ödül olarak algıladığını bilmenin gerektiğidir. Köpeğimizi iyi tanımalı ve keyif aldığı davranışların hiyerarşisini iyi belirlemeli, neyi ödül olarak algılayacağını tespit edebilmeliyiz
.


“Psikologlar pekiştirme miktarının öğrenme miktarının hızını etkileyeceğini düşünmüşler. Köpeğin yeni bir davranış öğrenmesini isteyen kişi ona önemli göreceği bir miktarda ödül vermelidir. Köpeğin kedi kovalamaktan vazgeçmesine altenatif olarak ödül bisküvisi vermeye niyetlenen" kişi, büyük bir olasılıkla, köpeğe iyi bir ödül ortamı yaratmamaktadır.



Premack İlkesi Kullanarak Köpeğimize “Gel” Komutunu Öğretmek

Temel düzeyde köpeğini eğitmeye çalışan bir köpek sahibi için Premack ilkesinin basit kullanımlarından biri “Gel” komutunun öğretilmesidir.

1. Köpeğinizi 8-10 metrelik bir kayışla bağlayın ve köpeğinizi yanınızda tutun.
2. En sevdiği oyuncaklardan birini köpeğinizin göreceği şekilde 10-12 metre uzağa atın.
3. Köpeğiniz heyecanla oyuncağa gidecektir ve muhtemelen bu esnada vereceğiniz “Gel” komutuna itaat etmeyecektir. Bu nedenle onu oyuncağa ulaşmasına az bir miktar kala kayışla durdurun ve oyuncağına ulaşmasına izin vermeyin.
4. Daha sonra köpeğinize “Gel” komutu vererek birkaç adım geri çekin.
5. Köpeğiniz size döndüğünde ise onu heyecanla sevin ve oyuncağına gitmesine izin verin.

Böylece Premack ilkesini kullanarak köpeğinizin çok istediği oyuncağa ulaşması için önce sizin “gel” komutunuza uyması gerektiğini öğretebilirsiniz. Başlangıç için kayış kullanmanız zorunludur, zamanla köpeğiniz sesli komutunuza itaat etmeyi öğrenecektir.

Premack İlkesi Kullanarak Odaklama Çalışmak

Orta düzeyde köpeğini eğitmeye çalışan bir köpek sahibi, referans noktasının kendisi olmasını ister ve köpeğin bir hareketi sergilemeden önce kendisine bakmasını, odaklanmasını ister. Bunun için:

1. Köpeğinizi 8-10 metrelik bir kayışla bağlayın ve yanınıza yedekleyin.
2. En sevdiği oyuncaklardan birini 7-8 metre uzağa atın.
3. Köpeğiniz yanınızdan ayrılmak isterse buna izin vermeyin. Bu esnada hiçbir komut vermeyin.
4. Köpek, inatla çekmeyi sürdürecektir ancak yerinizden kıpırdamayın.
5. Bir süre çeken köpek (eğer sizi yoracak düzeyde zorluyorsa küçük bir “pişt” sesi kullanabilirsiniz ancak ilerleyen egzersizlerde yapmamaya özen gösterin.) size baktığında “Git” diyerek gitmesine izin verin. Eğer köpeğiniz gitmezse bir adım atarak teşvik edin. Oyuncağı aldığında ise aferin diyerek heyecanla oynayın.
6. Size bakma süresini her seferinde uzatın ve oyuncağı attığınızda 3-4 dakika boyunca sizi referans alan bir köpeğiniz olana dek egzersizi sürdürün.

Premack İlkesi Kullanarak İtaat Çalışmak

İleri düzeyde bir eğitim istiyorsanız (elbette köpeğinizin belli bir seviyede olması gerekiyor) Premack ilkesinden faydalanarak köpeğinize pek çok komutu yaptırabilirsiniz.

1. Köpeğinizi 3-4 metrelik bir kayışla bağlayın ve yanınıza yedekleyin.
2. Çok sevdiği bir yiyeceği ya da oyuncağı belli bir mesafeye, onun görebileceği şekilde yerleştirin.
3. Daha sonra “Otur”, “Gel”, “Yat”, “Dur”, “Takip” gibi bildiği pek çok komutu yapmasını isteyin.

4. Yeterli gördüğünüz noktada köpeğinizin yiyeceği veya oyuncağı alması için kayışını bırakın.
5. Burada önemli olan nokta, köpeği çok zorlamadan her gün istenenleri zorlaştırmaktır.
6. Belli bir düzeye geldiğinizde kayışsız çalışabilirsiniz.

Premack ilkesini at-getir oynamakta, köpeğinizin sizi karşılarken üstünüze atlamasını engellemek için, yemeğine atlamamasını öğretirken vb. yaratıcılığınızı kullanabildiğiniz her yerde uygulayabilirsiniz.

Aşağıdaki videoda Premack ilkesiyle çalışılan oldukça inatçı bir Staffordshire Terrier görüyoruz. 2-3 dakikalık videoda 15 dakika içinde köpeğin nasıl değiştiğini gözlemleyebilirsiniz.


Premack İlkesi Uygulanırken Dikkat Etmeniz Gerekenler

1. Köpek tarafından zorlanmadan yapılan davranışlar belirlenmelidir. Şayet köpeğiniz istediğinizi her koşulda yapmayı reddediyor ise bunun nedenlerini araştırmalısınız.

2. İstenilen davranış yapıldığında ödül derhal verilmelidir. Ödüllendirmede aksama ve tereddüt egzersizleri başarısız kılar.

3. Ödüller somut şeylerden daha çok eylem içerikli olmalıdır. Ödül bisküvileri yerine oyun oynamasına, koşmasına izin vermek gibi.


Köpeğinizle beraber iyi haftalar dilerim.
Oktay GÜLSAÇAN
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2013

Error 404

The page you were looking for, could not be found. You may have typed the address incorrectly or you may have used an outdated link.

Go to Homepage