Vesta Pet Services

Bu sitede yer alan tüm içerik Vesta Pet Services'a aittir. İçeriğin tamamı veya bir bölümü kaynak göstermek suretiyle bile kopyalanamaz.

Vesta Evcil Hayvan Eğitim Bakım Sportif Faaliyetler San ve Tic LTD ŞTİ

iletişim: +90 555 496 96 55

Ofis: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.109 Bornova/İZMİR

Köpek Oteli: Gökyaka Mah. Gökyaka Kümeevler Yolu Cad. No:108 Kemalpaşa/İZMİR

Vesta Veteriner Kliniği: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.110 Bornova/İZMİR

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

23 Mayıs 2022 Pazartesi

İzmir Bornova'da Vesta Veteriner Kliniği Açıldı...

Bornova Vesta Veteriner Kliniği - İzmir

Bizleri 2006'dan beri takip eden sevgili takipçilerimiz eşim Nil'in öğretmenliği bıraktıktan sonra bir süre yanımda eğitim ve davranış üzerine çalışmalarımıza destek verdiğini, kısa bir zaman sonra da önce Teknikerlik, ardından da Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesini ve Anatomi Anabilim Dalındaki yüksek lisansını da bitirerek Uzman Veteriner Hekim unvanı ile sağlık alanına yöneldiğini biliyordu.

Uzunca bir süre köpek otelimizde konaklayan köpeklerin sağlığı ile bizzat kendisi ilgilendi, daha sonra bir süre Karşıyaka'da bir klinikte çalıştı. Çiftlikte zaten koyunundan tavuğuna, kediden keçiye her türlü canlı ile çalışma fırsatı bulmuştu. Ve her gelişim basamağımızda olduğu gibi yine hayvan sahiplerimizden gelen "Artık bizim hayvanlarımızın sağlığıyla tamamen Nil Hanım ilgilensin istiyoruz." talepleri yavaş yavaş artıp baskı oluşturmaya başlayınca, bizler de "Artık zamanı geldi." dedik ve 2022 yılının ikinci çeyreğinde Bornova'da bulunan ofisimizin hemen yanına Vesta Veteriner Kliniği'mizi de açarak Vesta Ailesi'ne bir üye daha katmış bulunduk. 

izmir Bornova Vesta Veteriner Kliniği

"Sizinki gibi bir aile..." sloganı ile çıktığımız bu yolda, 2008'den beri oldukça kurumsal bir işleyişimiz var. Evet bir aile sıcaklığı ve amatör ruhtan hiç uzaklaşmamak başarımızın en büyük sırrı, ancak diğer taraftan hem önceden çalıştığımız ve deneyimlediğimiz profesyonel iş yaşamının hem de işimizi ciddiye almamızın getirdiği iş disiplini ile beraber Vesta Veteriner Kliniği ile Vesta Pet Services arasında bir protokol düzenledik. Bu protokolle beraber Vesta Pet Services'a üyeliği bulunan (üyelik şartlarını otelimizden ya da ofisimizden öğrenebilirsiniz) hayvan sahiplerimizin klinikte yaptıracakları tüm uygulamalarda ve ürün tedariklerinde %10-15 arası indirim uyguluyoruz. Aradaki farkı ise sizin yerinize Vesta Pet Services ödüyor.

Kliniğimizde

  • Kan Tahlilleri,
  • İdrar Tahlilleri,
  • Von Willebrand, Dilate kardiyomyopaty (DCM) gibi Genetik Testler,
  • Röntgen Çekimi,
  • Kalça ve Dirsek Displazi Röntgenleri
  • Kırık vb. Ortopedik Cerrahi Operasyonlar (Gaz Anestezi ile),
  • Kısırlaştırma vb. Yumuşak Doku Operasyonları (Gaz Anestezi ile),
  • Aşılama ve Antiparaziter Mücadele gibi Koruyucu Hekimlik Uygulamaları,
  • Diş Taşı Temizliği, Diş Çekimi vb. Ağız ve Diş Tedavileri
  • Tıraş - Banyo ve Tırnak Kesimi gibi Kuaförlük  Hizmetleri
  • Egzotik Hayvan Muayene ve Tedavileri
  • Enfeksiyoz ve Viral Hastalık Teşhis ve Tedavileri,
  • Parvo, Distemper, Hepatitis Aşı Titre Kontrolleri,
  • Kuduz Titrasyonu
  • Ultrasound Muayenesi
  • Doğum, Sezaryen Op. ve Jinekolojik Muayene
  • Göz, Kulak Muayene ve Tedavileri
  • Davranış Problemleri Tanı ve Tedavileri
  • Köpek Sahibi Eğitim Programları başarı ile sağlanmaktadır.

Adres: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect Çarşı Katı B.110 Bornova/İZMİR

19 Mart 2018 Pazartesi

4. Nesil Doberman Yavruları: Reiszade Erez x Badoura Bendis iVp

Vesta, Hachi ve Bei: 3 Kuşak Doberman bir arada

2006 yılında Vesta ile çıktığımız yolculuğumuzun 12. yılındayız. 2018 yılında, Vesta'nın torunları ile devam ediyoruz. 2018'in ilk eşleşmesini BloodyHand Beyla ile Hugo Boss Setri eşleşmesinden doğan  -hatta 650 gr doğmaya çalıştığı için doğamayan ve sezaryen ile alınan- tek yavrumuz Binzuru Sonja is Vesta's progeny ile yapmıştık. 4 kuşağı yan yana ilk defa o anda gördük.

4 kuşağı yan yana görebilmek, biz üreticiler için inanılmaz bir duygu. Nedenlerine gelince, öncelikle eğer eşleşmelerinizi doğru temellere dayandırarak yapmaya özen göstermişseniz, her kuşağın bir önceki kuşakta güçlü olan yanlarını koruyup, zayıf olan yönlerini de güçlendirerek geldiğini görür, yaptığınız işte doğru adımlar attığınız için gururlanırsanız. Ya da daha duygusal olarak bakarsanız, 12 sene önce beraber yola çıktığınız köpeğiniz artık yaşlıdır ve onunla bir sürü şeyi deneyimlemişsinizdir.  Her doğan batımın içinden bir ya da iki yavru karakter olarak, genetik olarak büyük anneannesinin kopyasıdır. Ve sizi siz yapan en iyi dostunuzun genlerini gelecek kuşaklara aktarmanın mutluluğunu hissedersiniz.

Binzuru Sonja iVp: 4. Kuşak üretimimiz 
4 kuşağı yan yana görmek için 12 seneye ihtiyacımız var mıydı peki? Hayır, yoktu ama bizce vardı. Federasyon kuralları gereğince bunu 8 yılda elde etmek mümkün. Hatta erkek köpeklerle ilerlenirse daha da erken elde etmek mümkün. Ancak biz, bir sonraki kuşağa geçerken, bir önceki kuşağın yani anneannenin 7 yaş üstüne çıkmasını istiyoruz. Avrupa'daki hızlı üretim çılgınlığı ve işin ticari yönünün ağır basması yüzünden yaşam ömrü 5-6'lara inmekte olan Dobermanlara karşı LONGEVITY yani uzun ömürlülük diye bir kavram ortaya çıktı. Zaten dobermann'ın ilk 2 yılı son derece zorlu bir süreçken, tam keyif almaya başladığınız orta yaşlarda kaybedeceğiniz bir evlat fikri kulağa hiç de hoş gelmiyordu. Bu nedenle, bekledik, bekledik, bekledik... Yavaş hareket ettik ve soyun nasıl ilerlediğini görmek istedik. 

Vesta: Fotoğrafta 12 yaşında
Güzel haber, Vesta bugün 12 yaşında ve yaşlılığın getirdiği standart yaşlılık belirtilerinin ve çok çalışmış aktif bir köpeğin yaşadığı problemlerin haricinde çok şükür hiçbir genetik rahatsızlığı yok. Vesta'nın yavrusu Andromeda Hachi, bugün 8 yaşında ve tıpkı annesinin 8 yaşındaki hâli gibi kocaman bir MAŞALLAH'ı hak ediyor. Son derece aktif, enerjik ve binlerce kez şükür ki çok sağlıklı. Geçtiğimiz yıl içerisinde Hachi'nin 2 kardeşini ziyaret ettim ve onlar da son derece sağlıklı, genç 7 yaşında köpeklerdi. Bu yıl Vesta'nın torunları, Hachi'nin çocukları da 4 yaşında ve sıra onlarda. Bayrağı onlar devraldı. Öte yandan 2010 yılında aldığımız ilk batının babaları Rüzgar da 22.02.2007 doğumlu yani bugün 11 yaşında ve kocaman bir MAŞALLAH da ona alalım buradan çünkü o da turp gibi.

Biz bu yolculuğa çıktığımızda yani 2006'da Türkiye'de Kinoloji çok yeniydi. Federasyon yeni kurulmuş, Doberman üzerine ırk derneği kurma fikri forumlarda tartışılan hayallerdi. Vesta'nın babası Arex de Amerika'dan getirilmiş, evraksız ve kayıtsız -zaten o dönem Türkiye'de evrak kaydı yapacak bir kurum da yok- bir köpekti. Gördüğüm zaman vurulmuştum. Vesta ve Rüzgâr eşleşmesi Türkiye Doberman tarihinde Köpek Irkları ve Kinoloji federasyonuna kayıtlı ilk eşleşme. O batımdan doğan yavrular, Türkiye federasyonuna kayıtlı ilk batın yavrular. Daha sonra tabii ki üretici arkadaşlarımızın IDC de dahil olmak üzere Doberman üzerine efsanevi başarıları, ülkeye sokulan mükemmel kan hatları, yapılan yüzlerce (Belki de binlerce) kayıtlı üretim var. Doberman Irk Derneği ülkenin en köklü derneklerinden biri. Çok yol kat edildi yani. 

Beiggori Buata is Vesta's progeny: 3. Kuşak üretimimiz
Anatomik olarak bugün en çok Bei, büyük dedesi Arex'i andıran, Amerikan çizgilerine sahip erkek yavrumuz. Uzun bir boyun, standardın en üstlerinde bir omuz yüksekliği, elegant çizgiler... Fiziksel özellikler denince standart olarak gereklilikleri her nesil bir üst basamağa çıkarmak hedefimiz oldu. Vesta "Good" derecesi almıştı, Hachi "Very Good" aldı, Beyla "Excellent" ile mükemmelliğe ulaştı. Bundan sonrasında bir Türkiye Şampiyonluğunun gelmesi sürpriz olmaz. 4 kuşakta git gide basamakları tırmanmak ve inşa ettiğiniz binanın her katında 3-4 sene yaşamış olmanız, tarifi çok da kolay olmayan bir duygu. Ve eminim birçok üreticimiz için son derece keyifli bir manzara olacak/olurdu 4 nesli bir arada görebilecekleri bir deneyim sahibi olmak.



3 Kuşağın bir arada olduğu bir kare
LONGEVITY dedik, IRK STANDARTLARI dedik, peki ya en önem verdiğimiz şey KARAKTER ne olacak? Üretmediği köpeği ile övünen insanları garip bulurum. Vesta'yı ben üretmedim, onunla övünemem, ben Vesta'yı eğittim, onunla gurur duyabilirim. Ben bir davranışçıyım,  her şeyden önce bir eğitimciyim. Benim için en önemli unsur karakter. Dobermann'ın ilk 2 yılı zordur derim  her arayan sahip adayına. İlk 2 yıl emek verir, sonra ektiğinizi biçmeye başlarsınız diye devam ederim. Peki biz ne ekip ne biçiyoruz? Bizler koruma güdüsü yüksek, oyun motivasyonu ve konsantrasyonu yüksek, kontrol edilebilir enerji seviyesinde ve aile ortamında yaşayan köpekler ekiyor, onları emekle besleyip aile fertleri yetiştirmeye, biçmeye çalışıyoruz. Bu nedenle seçtiğimiz anne köpekler de, baba köpekler de sahipleri ile yüksek uyum gösteren, kontrol edilebilir köpekler oluyor yetişkinliklerinde. Konsantrasyonu bozuk, enerjisini kontrol edemeyen, dikkati dağınık ya da eğitilebilirlik seviyesi düşük dobermann'ları üretimde tercih etmiyoruz. Doğan her yavrunun da doğru ailelere gitmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu nedenle lütfen bize "Ben bu yavruya bayıldım" diye ısrar etmeyin, sizin beğendiğiniz ya da size ilk koşan yavru sizin için muhtemelen uygun doberman değil. "Biz onu seçmedik, o bizi seçti" cümlesi ile başlarsa hikayeniz, "biz onu eğitmedik, o bizi eğitti" ile devam eder, "biz onu kontrol edemiyoruz, o bize her istediğini yaptırıyor" ile de telefonlarda kulağınızı aşındırırsınız. (Hımm, bu cümleyi beğendim, başka yerlerde de kullanayım.)

Karakter demişken, Vesta'yı tanımayan pek yok eski dobermancılar ya da eğitim camiası içindekilerden. Hâlâ sağda solda karşılaştığım eğitmenlerin onun adını hatırlamasa bile "ya senin çok iyi çalışan bir köpeğin vardı, ne oldu ona?" diye sorması beni inanılmaz mutlu ediyor. Hachi'nin efsanevi koruma güdüsü ve hani derler ya "dosta güven düşmana korku veriyor" diye, bunlar benim için büyük hazlar. Havladığı zaman camları titreten Bei'nin bebeklerle ve çocuklarla diyaloğu, normal şartlarda çok sert bir mizaca sahip Hachi ve Vesta'nın büyüttükleri bebek kedi ve köpekler, oynadıkları çocuklar, bebekler... Bunlar hep evimin içinde yaşadığım bu hayvanlardan aldığım mutluluk. Onlarla bir yaşamı paylaşıyor olmak benim için son derece keyifli. Sahiplendirdiğim ya da vesile olduğum, ya da eğitiminde destek olduğum her köpeğin de ailenin birer bireyi olması en büyük mutluluğum.

C Batımının Soyu
Lafı çok uzatmayayım, 04 Mart 2018'de 4. neslin ikinci batımını Badoura Bendis is Vesta's Progeny ile Reiszade Erez eşleşmesinden aldık. Erez, Reiszade Kennel'ın üretimi, Altobello soyundan gelen bir doberman. Yine eğitmen bir arkadaşımızın. Üzerinde çok emeği var Güray'ın. Vesta ile olan yıllarımı hatırlatıyor bana. Sahibiyle iyi bir ekip olmuş, beraber parka bahçeye çıktıklarında tüm gözleri eğitimiyle üzerine çeken dengeli karakterli bir köpek Erez. En önemlisi de iyi bir ekip arkadaşı Erez. iyi bir Aile bireyi. Badoura ise son derece yüksek oyun motivasyonu ve eğitilebilirlik seviyesi ile çok çok iyi bir aile bireyi. Andromeda Hachi x Darius Di Caresi Nice eşleşmesinden doğan, karakterini en çok beğendiğim yavruydu. Ve bu eşleşmeden, 4 siyah erkek, 3 kızıl dişi, 2 siyah dişi olmak üzere 9 minik doberman yavrusu dünyaya geldi. 

Buraya kadar anlattığımız bizim hikayemizin bir kısmıydı. Bu dokuz minik doberman yavrusu, her zaman söylediğimiz gibi, kendi hikayesini yazacak aileler arıyor! 





22 Kasım 2016 Salı

Köpeklerde Tuvalet Eğitimi ya da Alışkanlığı İçin Yapılması/Yapılmaması Gerekenler



Bu yazımda, köpeğimize Tuvalet eğitimini ne zaman vermeliyiz, doğru yere tuvaletini yapmayı nasıl öğretmeliyiz, köpeğimiz tuvaletini tutmayı ya da doğru yere yapmayı ne zaman öğrenir, tuvalet eğitimi verilirken nasıl bir mantık içerisinde olunmalı, tuvaletini öğretirken neler yapılmalı veya yapılmamalıdır gibi konuları ele alacağım.

Öncelikle köpeklerde tuvalet alışkanlığı ya da eğitimi, genel olarak itaat eğitimi adı altında verilen temel eğitimlerdeki istendik davranışlarla aynı yöntemleri kullanarak öğretileceğiniz bir eğitim alanı değildir. 

İtaat eğitimlerinde ya da temel eğitimde, köpeğe  örneğin "otur komutunu" yani "oturma davranışını" öğretirken köpeği oturma hareketine teşvik edersiniz, hareketi yaptığında da ödülünü verirsiniz. Yeterli motivasyon varsa bunu isterseniz günde 300 kere tekrar edebilirsiniz ve böylece bir gün içerisinde ciddi bir şartlanma elde edebilirsiniz. Bir süre sonra köpek, otur dediğinizde hangi hareketi yapması gerektiğine koşullanır (Bkz: Edimsel koşullanma). Ancak tuvalet eğitimi ya da alışkanlığı kazandırırken köpeğe günde 300 tekrar yaptırma şansınız yoktur, ya da sizin motive olduğunuz zaman diliminde "haydi biraz çalışalım" diyerek tuvalet eğitimi sürecini yönetemezsiniz.


Peki Köpeğe Tuvalet Alışkanlığı Nasıl Öğretilir?

Tuvalet eğitiminde/alışkanlığında bu sayıda tekrarları bir günde yapabilme şansınız yoktur. Çünkü köpeği oturmaya teşvik edebilir, arka arkaya belki 20-30 kere oturtabilir ve öğrenmesi için ödüllendirebilirsiniz. Ancak bir canlıya arka arkaya tuvaletini yaptıramazsınız, başarılı olabilecek bile olsanız yaptırmak için çaba harcamamalısınız. Tuvaletini yapması için teşvik edemezsiniz. Dolayısıyla tuvalet eğitiminde yapabilecekleriniz köpeğin sindirim sistemi ile sınırlandırılmıştır. Köpek eğitmeni ya da köpek sahibi, köpeğin tuvalet ihtiyacı olduğunun kesin olduğu durumlarda, örneğin yavru köpeğiniz her uyandığında, yemek yedikten ya da su içtikten sonra doğru alana götürüp orada tuvaletini yapmasını sağlamak ve bu davranışı ödüllendirmek üzere çalışmasını yürütür ve sadece yanında olduğu sürede müdahale etme şansına sahiptir. Zaman içerisinde köpeğin sindirim sisteminin nasıl bir zamanlamada çalıştığını tespit eder ve mevcut düzen üzerinde çalışmaya, küçük adımlarla geliştirmeye başlarsınız.



Yanlış yere yapılan tuvaletler, kesinlikle görmezden gelinmeli ve ceza uygulamalarına gidilmemelidir. Tuvalet eğitiminde ceza kullanmak, hem köpeğinizle ilişkinize zarar verir hem de köpeğinizin karakterine olumsuz etkileri olur. Üstelik de ceza ile başarma ihtimalinizi aslında azaltmış olursunuz. Yanlış yere yaptığı için cezalandırılan köpek, kendi dışkısını ortadan kaldırmaya (kaprofaji) ya da sizin görmeyeceğiniz yerlere (koltuk arkası vb) tuvaletini yapmaya başlayabilir. Ya da dışarıda yanınızdayken de korktuğu için tuvaletini uzun süreler yapmak istemeyebilir.

Köpeğe tuvalet eğitimi verilirken tüm dünyada kullanılan en iyi yöntemlerden biri kafes eğitimidir. Bu yöntem alan sınırlandırmayla ilgilidir. Köpekler, içgüdüsel olarak yattıkları alana yani yaşam alanlarına tuvaletlerini yapmazlar. Yaşam alanlarının sınırlarına tuvaletlerini yaparlar. Böylece hem köpek, kendi yaşam alanının sınırını diğer köpeklere belirtmiş olur hem de yaşam alanını temiz tutmuş olur. Bu da onları hastalıklardan korur. Ancak tabii ki yeni doğmuş bir köpek için yaşam alanı neredeyse annesinin memelerinden 3-5 adım uzakta biter. 3-5 kg'lık hatta bazen 1 kg'ın altındaki bir yavru köpek içinse bizim evimiz ister 50 m2'lik bir stüdyo daire olsun, ister 500 m2'lik bir yalı dairesi, yaşam alanı olmak ve temiz tutulmak için fazla geniş olabilir. Köpek yavrusu için sadece yattığı, biraz da koşup oynadığı bir alan yaşam alanı olarak tanımlanabilir. Bu nedenle köpeğin bütün eve erişimine izin vermek, özellikle de uzun süreler kontrolsüz bırakılıyorsa, tuvalet eğitimi için süreci zorlaştıracaktır. Bizler de yattıkları alanı sınırlar, belli aralıklarla onları tuvalet alanına götürürüz. Bir süre o alanda kalmış köpek, ilk olarak tuvaletini yapacağı için, doğru zamanda doğru yerde olmuş oluruz. Doğru alana tuvaletini yapan köpeği de anında sözel ve somut olarak ödüllendiririz. Yapılabilecek tek teşvik budur çünkü.  Tuvalet eğitiminde ödül olarak yiyecek kullanmak çoğunlukla başarı oranını artırır. Zaman içerisinde alanından çıkarılan köpek, daha önce defalarca götürdüğünüz tuvalet alanına gitmeye başlar. Köpeğin kasları geliştikçe süreler uzatılır ve tuvaletin sıklığı azaltılır.

Ancak bu yöntemin çok önemli bir rizikosu vardır. Doğru uygulanmadığı takdirde köpek, hiç istemeden kafesinin içine tuvaletini yapmak zorunda kalır. Kafesinin içine yani yattığı, uyuduğu alana tuvaletini yapmaya alışan köpek başlangıçta huzursuz olur, fakat bu tekrarladıkça onun için normalleşir ve "yatılan alana tuvalet yapılabilir" algısı oluşmaya başlar. Bu eşik aşıldıktan sonra köpeğin bu yöntemle düzeltilmesi çok zor olacaktır çünkü köpeğin tuvalet alışkanlığı, köpek fiziksel ve mental açıdan olgunlaştıkça yuva, bölge, sınırlar gibi kavramlarla yerli yerine oturan bir alışkanlıktır ve yuvasına tuvalet yapmayı normalleştirdiğiniz durumda, siz tüm alışkanlığın inşa edileceği temel olan "yuvanın temizliği" temelini tabir-i caizse dinamitle patlatmış olursunuz.

Başlangıçta tüm eve her an ulaşılabilir durumda olmamanın ana gerekçesi budur. Köpeğin mental ve fiziksel gelişimi ile beraber zaman içerisinde tüm yuva olarak görmesi mümkündür. Bu nedenle dar bir alandan başlanarak yavaş yavaş yaşam alanı genişletilir ki tamamen doğala uygun olsun. Bu esnada da zaten tuvalet bölgesi ve zeminine gerekli yönlendirmeler yapılarak alışkanlık zamana yani olgunlaşmaya bırakılır. Köpeğin hem zemin/alan şartlanması, hem fiziksel olgunluğu (sfinkter dediğimiz kaslar) hem de mental olgunlaşması sonucunda köpek tuvalet alışkanlığını oturtur.


Köpek tuvalet eğitiminde bir diğer yöntem de zemin şartlamasıdır. Köpeğe ayrılmış daha geniş alan, tamamen çiş pedleri ya da istenen materyal ile kaplanır ve bir süre bunların üzerine yapması sağlanır. Şartlanma gerçekleşmeye başladığında materyal/çiş pedi yavaş yavaş azaltılır. Eğer köpek yavrusu tuvaletini gidip pedin serili olmadığı bir alana yapıyorsa pedi kaldırmakta erken davranılmış demektir. Eğer bir parça pet kaldırıldığında yavru köpek ped olan yere çişini/kakasını yapıyorsa doğru yoldayız demektir. Ve zaman içerisinde pedler azaltılarak ilerlenir. 

Eve ilk girdiği andan itibaren tuvalet eğitimi konusunda doğru yaklaşılmış köpeklerde bu alışkanlığın kazanılması bazen sadece birkaç hafta alabilir. Bazense maalesef köpeğin yaşını doldurmasına kadar zaman alabiliyor.

Bu süreci etkileyen ve zorlaştıran bazı etmenlere gelince:

1. Köpeğin fiziksel boyutu: fiziksel boyut büyüdükçe ya da küçüldükçe anatomik ve mental süreçlerden ötürü süreç zorlaşabiliyor. Bu anlamda en zor ırkların teacup tabir edilen minyatür boy yorkiler ya da dev ırklar Danua, bernese gibi köpekler olduğunu söyleyen eğitmen arkadaşlarımız mevcut. Şahsi tecrübemse bazı ırklarda zemin şartlanmasının daha kolay olduğu yönündeyken bazıları koordinatlara şartlanıyor. Yani bir noktaya yapmayı öğrendiğinde sürekli oraya yapmak istiyor, zemin ne olursa olsun... Küçük ırklarda en büyük dezavantaj köpeğin bir odayı ya da evi alan/bölge olarak görmesinin zaman alması, idrar kesesinin boyutu ele alınabilir. Dev ırklarda ise idrar kesesinin büyüklüğü yani o miktarda idrarı tutabilecek sfinkterlerin gelişiminin zaman alması dezavantaj olarak ele alınabilir.

2. Köpeğin üreticisi ve ilk yetiştiricisi: Üretici her zaman her konuda çok önemlidir. Çünkü köpeğin ilk alışkanlıkları önemlidir. Örneğin damızlık olarak kullanılan anne köpeğin psikolojik problemleri var ve yavruların ve yuvanın temizliğine dikkat etmediyse, siz 1-0 mağlup başlarsınız maça. Yine aynı şekilde üretici köpeklerin bulunduğu ortamın temizliğine dikkat etmediyse işiniz zor demektir.

3. Köpeğin alındığı ortam: Özellikle petshop gibi ortamlarda köpekler cam ya da tel kafeslerde tutulur ve uzunca bir zaman orada yaşarlar. Neyse ki yavaş yavaş bu da bitiyor, bitecek ama halen var. Bu, şu anlama gelir, köpeğin yattığı yer ve tuvaletini yapmak zorunda olduğu yer aynıdır. Biraz önce yuva kavramının nasıl genişlediğini ve bu algı bozulduğu anda tuvalet eğitimi sürecinin çok zorlaşacağından bahsetmiştim. Köpek doğduğu andan itibaren tertemiz bir ortamda olur aslında. Çünkü anne köpek, hem kendisinin hem de bebeklerinin en zayıf olduğu bu dönemde onları dışarıdan gelecek tehditlere karşı savunmak, diğer yabani hayvanların ya da insanların kokudan kendilerini bulabilmelerini engellemek ve enfeksiyon riskini azaltmak için yuvada hiçbir şekilde dışkı ve idrar tutmaz. Zaten bebek bir köpeğin idrarını yapması anne köpeğin onun sindirim sistemini uyarmasına bağlıdır ve anne bu esnada çıkan idrar ve dışkıyı yiyerek yok etmektedir. Yavrular ayaklanmaya başladıklarında ise zaten içgüdüsel olarak yuvadan her geçen gün uzaklaşarak tuvaletlerini yapmaya başlarlar. Dolayısıyla yavruyu siz bir alana hapsedip yuvadan uzaklaşmasına izin vermediğinizde, yuva algısını bozmuş olursunuz ve tuvalet eğitimi zorlaşır.

4. Düzensiz besleme: Bilhassa evde yaşayan köpeklerde düzensiz beslenme, köpeğin ne zaman ve hangi sıklıkla tuvalet yapacağını değiştirdiği için bir dezavantaj olarak ele alınabilir. Daha düzenli bir sindirim sistemi, sizin köpeğinize daha sistemli yaklaşmanızı sağlayacak ana unsurlardan biridir. Köpeğinizi düzenli besleyerek tuvalet eğitimi sürecini hızlandırabilirsiniz. 

5. Hatalı yönlendirmeler: Köpeğinize tuvalet alışkanlığı kazandırma sürecinde yapılacak her tür hatalı yönlendirme süreci daha da zorlaştıracaktır. Aslında az önce kafes eğitiminin yanlış verilmesinin zararından bahsettim. Bununla beraber yavruyu yanlış yere tuvaletini yaptığı için cezalandırma, özellikle bu noktada yıllardır herkesin söylemesine rağmen maalesef halen kullanılan "çişini/kakasını" koklatma, burnunu sokma, hayvana fiziksel şiddet uygulama vb. uygulamalar başlangıçta köpeğin kafasını karıştırıp tuvalet eğitimi sürecini uzatmakta, daha sonra sahibiyle ilişkisini zedelemekte ve güven/özgüven problemleri olarak ileride karşımıza çıkmaktadır. Sigmund Freud anal dönemde tuvalet alışkanlığı aşırı disipline verilmiş çocuklarda savurganlık, cimrilik, çeşitli takıntılar, şiddet eğilimleri olabildiğini belirtmiş. Bu nedenle tuvalet alışkanlığını kazandırmak için yanlış yapmamaya özen göstermelisiniz. Benzer şekilde kimi köpekler de bunu bir dikkat çekme davranışı olarak kodlayıp kullanmaktadırlar. Bunun da sebebi yine yanlış yöntem ve köpek eğitiminin temel prensiplerini bilmemekten ileri gelir.

6. Aşırı beklentiler: Köpeğinizin bebek olduğunu unutmayın ve tuvalet eğitiminin de bir sürece doğru adımlarla yayılması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Aynı anne babadan doğmuş yavruların bile farklı birer birey olduğunu da aklınızdan hiç çıkarmayın. Sabrınız zorlandığında kendinizin kaç yaşında tuvalet öğrendiğini, kardeşlerinizi, kendi çocuklarınızı düşünebilir, anne babanıza sorarak araştırabilirsiniz. Eski köpeğinizin ya da yeni köpeğinizin kardeşlerinin hangi zamanda öğrendiğinin kıyasını yapmayın. Sadece doğru adımlar attığınızdan emin olun ve zamana ihtiyacınız olduğunu kabullenin.

7. Köpeğin yalnız geçirdiği süreler: Çalışan insanlar, gün içerisinde köpeğini tuvalet alanına yönlendiremeyeceği için, tuvalet eğitimi süreci genellikle zorlaşacaktır.

8. Tuvalet alanında yapılacak değişiklikler: Köpeği önce bu alana, sonra başka bir alana tuvalet yaptırmaya çalışmak tuvalet eğitimi sürecinizi zorlaştıracaktır. Yani ilk 2-3 ayında evde gazeteye ya da çiş pedine yapmaya alıştırdığınızda, daha sonraki süreçte dışarıya alıştırmak zorlu ve sancılı bir geçiş sürecidir. saatlerce gezdirdiğiniz köpeğiniz eve gelip eskiden tuvalet olarak öğrettiğiniz yere tuvaletini yapar ve sizden de her zaman yaptığınız gibi ödülünü bekler. Ya da dışarıya alıştırma evresinde kafası karışıp o zamana dek halılara yapmamayı öğrendiği halde halıya yapmaya başlayabilir. Dolayısıyla ben, henüz aşıları tamamlanmadığı için dışarı çıkışı uygun olmayan yavru köpeklerde, başlangıç için balkon ya da teras gibi bir alana "rulo çim" uygulanmasını tavsiye ediyorum. Bu sayede hem köpek çim zemine, hem açık alana tuvalet yapmaya alışıyor; hem de zaman içerisinde tuvalet ihtiyacı için balkona yönelmeye yani size haber vermeye başlıyor. Bu, kesinlikle apartman daireleri için önerdiğim, yıllardır köpek sahiplerimin başarılı bir şekilde köpeklerine tuvalet eğitimi vermek için uyguladığı bir Vesta Eğitim yöntemi. 

9. İlerlemiş ya da çok erken yaş: Köpek tuvalet eğitiminde/alışkanlığında hazır bulunuşluk önemlidir. Köpeğin fiziksel ve mental olarak bu alışkanlığı kazanacak seviyede olması gereklidir. Hem çok erken hem de çok geç dönemde alışkanlık kazandırmaya ya da var olan tuvalet alışkanlığını değiştirmeye çalışmak süreci zorlaştıracaktır. Uygun dönem genellikle 35. Gün (bu süreç üreticideki süreç) ile başlar, 4. aya doğru bir şeyler oturmaya başlar, günde 2 kez dışarı yapma alışkanlığı ise genellikle 1. Yaşa doğru gerçekleşir. Dev ırklarda 2'yi bulabilir. (Bunlar birer genellemedir ve her köpek için aynı değildir. Ve doğru yöntemlerle ilerlendiği varsayılarak gidilen bir genellemedir.) Dolayısıyla, üreticisindeyken doğru tuvalet eğitimi başlangıcı yapılmış bir yavru köpeği 2 aylıkken evinize aldığınızda, zaman kaybetmeden tuvalet için yönlendirmelere başlamalı ancak kesinlikle zorlayıcı olmamalısınız. Köpeğiniz, kasları geliştikçe sizin emeklerinize karşılık vermeye başlayacaktır. Geç kaldıkça yanlış tuvalet alışkanlığını pekiştirmiş olursunuz.

10. Rutin/Düzen/Disiplin: Disiplin, köpek eğitimin temelinde yatan ana unsurlardan biri. Ancak yanlış anlaşılmak istemem, burada köpeğin değil, sahibin disiplininden bahsediyorum. Tuvalet eğitimine/alışkanlığına indirgediğimizde bu disiplini, düzen, rutin gibi sözcüklerle de karşılayabiliriz. Bu sözcüklerin de yine herkesçe aynı anlaşılması adına "saatli, bir program dahilinde bu konuya eğilmekten" bahsediyorum. Köpeğin düzeni oturmaya başladıkça, saatleri küçük küçük oynarsınız ki daha uzun süreler tutmayı öğrensin köpeğiniz. Bu "küçük küçük" başlangıçta birkaç dakika ile başlar, köpek büyüdükçe 10-20 dk aralığına kadar yükselir. Düzen oturmaya başladıkça zaten köpeğiniz maksimum süresine ulaştığını belli edecektir. Size göre düzen ya da rutin, köpek için düzen ya da rutin olmayabilir. Yani sizin düzeniniz "eve geldikten 10 dk sonra" gibi bir düzense, eve geliş saatiniz her gün değişiyorsa, o düzen köpeğin tuvalet alışkanlığı için zor bir düzendir. Ya da haftanın 3 günü gece 3 günü gündüz çalıştığınız bir düzeniniz vardır; ancak bu, bir köpek yavrusu için sadece düzensizliktir. Düzenden kastım, her gün, aynı saatlerdir. Ne kadar düzenliyseniz o kadar çabuk hedefe ulaşırsınız.

Tuvalet eğitimi/alışkanlığı üzerine belki daha çok yazılabilir ancak bu bilgiler tek bir yazı için yeterli diye düşünüyorum. Son olarak, bozulmuş bir yuva-tuvalet algısının, yanlış yönlendirilmiş bir tuvalet alışkanlığının sonradan düzeltilmesinin çok zor ve normalden çok çok daha fazla zaman alacak bir süreç olduğunu hatırlatarak yazımı sonlandırmak istiyorum.



Oktay Gülsaçan
Sahip & Köpek Eğitmeni
İzmir - 2016

24 Ekim 2016 Pazartesi

Köpek Eğitimi nedir, ne değildir?


Köpeksiz geçmiş birkaç yıl haricinde hemen hemen 90'ların başından beri köpek sahibi, 2006'dan beri de profesyonel anlamda köpek eğitiminin içinde biri olarak bu yazıyı kaleme alma ihtiyacını şimdi (2016) duyuyor olmam beni bile şaşırttı açıkçası.

Bugüne dek dilim döndüğünce değindiğim Temel İtaat Nedir, İleri İtaat Nedir, Köpek Sahibi Eğitimi Nedir, Pozitif Köpek Eğitimi Nedir, Eğitmen Nasıl Seçilir gibi çok genel soruların ardından, ana çerçeveye (Köpek Eğitimine) yeni değiniyor olmak gerçekten şaşırtıcı bir deneyim olacak benim için de.


Peki, gerçekten de köpek eğitimi nedir?

Eğitim, gerçekten de tanımlaması çok da kolay olmayan bir kavram. Planlı ve belirli bir programa bağlı olarak, bireye çeşitli istendik davranışları kazandırmak, bireye çeşitli şekillerde yaşamlarında ihtiyaçları olan bilgi ve becerileri kazandırmaktır diyebiliriz.

Yukarıdaki tanımlama bugün genellikle insan eğitimi için kullanılıyor olsa da, aslında buradaki birey illa insan olacak diye bir şey yok. Zira neredeyse tüm eğitim kuramlarının atası olan klasik koşullanma da, edimsel koşullanma da, ilkin hayvanlar (fareler, kediler, köpekler) üzerinde yapılan deneylerle ortaya çıkarılmış kuramlar.

Zaman zaman öğretmen meslektaşlarım köpek eğitimi konusunda benden destek aldıklarında, köpek eğitiminin genel çerçevesinin insan eğitimindeki kuramlar olduğunu hemen fark ederler. Buradaki farklılık ise yöntem, teknik ve köpeklerin dünyayı algılayış, öğrenme biçimleridir.

Dolayısıyla köpek eğitimi planlı, programlı ilerleyen ve belirli bir müfredata uygun biçimde ilerlemesi gereken, köpekten köpeğe bireysel farklılıkların olduğu, istendik davranış kazandırma sürecidir diye kendi tanımımı yapabilirim. Belirli bir alana hizmet etmesi beklenen köpeklerin, örneğin dedektör köpeklerin, rehber köpeklerin, arama kurtarma köpeklerinin... vb. alelade seçilmemesinin sebebi, köpekten köpeğe değişen bireysel farklılıkların olmasındandır. Ya da bu profesyonel işler için çok uygun olan bir köpek, sizin evinizde pet/aile köpeği olma yolunda çok da başarılı olmayabilir.

Köpek sahibi olurken, birçoğumuzun "köpek sahibi olmaktan" beklentileri vardır. Kafamızda köpeğimizle yapacağımız faaliyetler, katılacağımız etkinler, aile albümümüze henüz köpeğimizi edinmeden "zihnen" yerleştirdiğimiz fotoğraflar vardır. Fakat köpeğin, belki de hiç doğmamış ancak kendisine rolü biçilmiş köpeğin hiçbir şeyden haberi yoktur. Sizinle karşılaştığı anda sizin gözünüzde canlanan hayalî filmin bir karakteri olan köpek, sadece farklı bir insan görmüş bir köpektir. Siz ona tonla anlam ve beklenti yüklemişseniz bile, o henüz sizi tanımaya çalışmaktan öteye gitmez. Canı o anda oyun oynamak istediyse yeni tanıştığı bu canlının kendisine bir oyun arkadaşı olup olmadığını anlamaya çalışır, açsa yiyecek kaynağı olup olmadığını... Yani sizi o an olduğunuzdan farklı görmez. Peki ya siz? Sizin beklentileriniz?

Bir köpek sahibi olmak istediğinize göre, bir köpekten mutlaka beklentileriniz vardır. Sizi bunun için yadırgamıyor ya da yargılamıyorum. Sadece durumun farkında olmamız gerekiyor. Çünkü köpeğin sorumluluğunu aldığımızda, köpeğin de bizden beklentileri olacak... Bu biraz da çocuk sahibi olmaya benziyor. Günümüzde birçok ebeveyn, henüz çocuğu doğmadan onun geleceği ile ilgili planlar yapmaya başlıyor; oysa çocuk kendisine biçilen role hiç uygun olmayabiliyor. Nasıl bir insana ait olmadığı bir rol yüklendiğinde hem o rolü düzgün yapamayacak, hem de mutsuz olacaksa; köpek için de durum çok farklı değil. Sizin beklentilerinize uygun olmayan bir yavruyu bir kalıba sokmaya çalıştığınızda, normalden çok daha fazla efor sarf eder, ancak düşük verim alırsınız.

İşte köpek eğitimi ve köpek eğitmenleri daha bu evrede sizin yanınızda olmalıdır. Doğacak çocuğunuzu seçme şansınız olmayabilir ancak beklentilerinize "en çok yaklaşacak" köpeği seçmenizde bir eğitmen yardımcı olabilir. Belki de en azından beklentilerinizi törpülemeye yardımcı olabilir.

Siz belki köpek eğitmeninden "sadece" köpeğinizi istediğiniz kalıba sokabilmek için yardım istiyorsunuz, ancak bir köpek eğitmeninin işi hiçbir zaman ısmarlama köpek yetiştirmek değildir. Bizim işimiz iki taraf arasında (köpek ve insan) bir orta yol bulmaktır, bir nevi arabuluculuktur. Dolayısıyla köpek eğitimi, sahibin yaşam standartları, köpeğinden beklentileri doğrultusunda, köpeğin potansiyelini doğru değerlendirmek ve ona bu "reel" istendik davranışları, belirli bir program dahilinde, bir plan çerçevesinde kazandırmaktır. Bu esnada, sahibin/insanın gerçekçi olmayan tüm beklentilerini ona açıkça ifade edebilmek ve bu istendik davranışları köpeğine nasıl kazandıracağı ve sahibin/insanın bu aşamadaki görev ve sorumluluklarını ona açık ve net olarak anlatmak zorundadır.

Buraya kadar anlattıklarımdan, şunu fark edebilmişsinizdir: Köpek eğitmeninin işi, hiçbir zaman sadece köpeklerle değildir. "Al, köpeğimi eğit, teslim et." devri çoktan kapandı. Eskiden köpeğinizi teslim ettiğiniz ve eğitimden sonra aldığınız ekoller tükenmek üzere. Yüzlerce "sahip eğitmeni", "köpek eğitim koçları" filan türedi. Neredeyse tüm kurumlar sahibin, köpeğinin eğitim sürecinde aktif olarak bulunduğu programlara yöneldi. Bunun sebebi çok açık: Köpekler tahmin ettiğinizden daha yüksek zekaya sahip canlılar. Özellikle sosyal ve duygusal zekaları çok yüksek. Yaklaşık 12-15 bin yıllık bir beraber yaşam sürecinden bahsediyoruz. Ve her yıl yapılan araştırmalarda daha eski köpek kalıntılarına ulaşılıyor. Adaptasyon yeteneği son derece güçlü bu hayvanı, siz ve eğitmeni arasındaki farkı anlayamayacak bir canlı olarak düşünmek, şüphesiz ona hakaretten başka bir şey olmayacaktır. Dolayısıyla eğitmenin rolü, köpeğe bu gerçekçi istendik davranışları kazandırırken aynı zamanda köpeğin sahibine/ailesine; kendi köpeğini kontrol edecek kadar da olsa, bilgilerini onunla paylaşmak, her köpek sahibini kendi köpeğinin eğitmeni olacak donanıma ulaştırmaktır aynı zamanda.

Bir köpek, Her Köpek Değildir!

Diğer eğitmen arkadaşlarımı bilemiyorum ancak, benim sıkça karşılaştığım cümlelerin başında "Diğer köpeğim, eski köpeğim..." ile başlayıp "...değildi." ile başlayan cümleler gelir. Hayvan sahibinin daha önceden bir veya birkaç köpek tecrübesi olması, onu bir köpek gurusu yapmaz. Yazının başlarında da ele aldığım gibi, her köpek biriciktir. Hepsinin birbirinden farklı olması normal olandır. Aksi takdirde bizler köpek sahibi değil, sanal bebek sahibi olmayı tercih ederdik. Dolayısıyla köpek eğitimi de hiçbir zaman tek bir yöntem ve teknikten ibaret değildir. Köpek eğitmeninin işi, o köpeğe ve sahibe uygun eğitim yöntemini tespit ve tatbik edebilmektir. Bu da ciddi bir teorik ve pratik bilgi birikimini gerektirir.

Eğitim Uzun Yıllar Alan Bir Süreçtir

Evet tam da öyle. Üç-beş komutu 50-100 kere tekrar ettiğinde köpeğiniz eğitilmiş sayılmaz. Eğitimli bir köpek, sizin yaşam standardınızda size adapte olmuş köpektir. Nasıl ki insan eğitimi uzun yıllar alıyorsa, köpeğin de fiziksel ve mental gelişimi yani köpek eğitimi de yıllar alır. Dolayısıyla verilen eğitimler köpeğin hazırbulunuşluğu göz önünde tutularak verilmelidir. Burada bazen fiziksel gelişim, bazen aşamalı eğitimler gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

Yukarıda üstüne basa basa söylediğimiz, planlı ve programlı eğitim tam da bu noktada devreye girer. Her aşamanın titizlik ve hassasiyetle aşılması gerekir. Bazen bir davranışı hızlıca öğrenen ve yaşamında kullanan bir köpek, başka bir davranışı hemen öğrenemeyebilir ya da öğrendiği yeni davranışı yaşamında kullanmamakta ısrarcı olabilir.

Siz Eğitmeseniz de Onlar Öğrenir!

Evet, çok temel problem kaynaklarından biri aslında bu gerçektir. Sizin köpeğinizi eğitmiyor olmanız, köpeğinizin bir şeyler öğrenmediği anlamına gelmez. Öğrenme ve eğitim farklı kavramlardır. Öğrenme, doğal süreçte gerçekleşebilen bir eylemken, eğitim için bir müfredat şarttır. Dolayısıyla siz köpeğinizin eğitimi için belli bir yaşı beklerken yaptığınız her şey, köpeğin yaşadığı her deneyim onun bir şeyler öğrenmesine sebep oluyor zaten. Dolayısıyla hep söylenen bir gerçeği de yeniden vurgulamak gerekir: Köpek eğitimi köpek sizinle tanıştığı an başlar, köpeğiniz öldüğü gün biter.

Tüm bu bilgiler ışığında, köpek eğitmenlerine başvurmak için en uygun zamanın aslında köpek sahibi olmadan önce olduğunu söylemem kesinlikle yanlış olmaz. Sizin yaşamınızın ve köpeğe bakış açınızın bir köpek sahiplenmeniz için uygun olup olmadığı, hangi köpeğin sizin ve aileniz için daha uygun olabileceği, köpek sahibi olduğunuzda hayatınızın nasıl değişeceği, doğru yavrunun seçimi ya da beklentilerinizin realize edilmesi gibi pek çok konuda önceden müdahale etmek her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracaktır. Köpeğin eve girişi, ona uygun ortamın sağlanması, aile bireyleri ile tanışma, egzersiz düzeni, sosyalleşmesi gibi konularda da sizin bir adım önde olmanız, köpeğinizin eğitiminde çok büyük fayda sağlayacaktır. Yine daha sonraki süreçte neler yapıp en önemlisi de neleri kesinlikle yapmamanız gerektiğini yine eğitmeninizin yönlendirmesiyle uygulamanız sağlıklı olandır.

Bu kadar detaylı bir yazı yazdıktan sonra, köpek eğitmenliğinin ülkemizde akademik bir geçmişi olmadığını da belirtmeden edemeyeceğim. Maalesef bunun bir üniversitesi henüz yok. İlk akla gelen fakülte Veterinerlik Fakültesi iken, veterinerlik fakültelerinin müfredatlarında köpek eğitimi yok. Örneğin Veterinerlik puanı en yüksek üniversitelerimizden birinin tüm okul müfredatında, hayvanların vücut dili, davranış bilimleri ve kedi-köpek yetiştiriciliği adında birkaç seçmeli ders var. Bunu kesinlikle yadırgamıyorum çünkü veteriner hekimlik hayvanınızın sağlığı ile ilgilenir. Ancak hekim olup özel olarak davranışla ilgilenen hekimler olduğu gibi, benim gibi davranış ya da psikoloji/psikiyatri alanlarına yönelmiş insanlar da mevcut. Bununla beraber eğitimin pratik kısımlarında faaliyet gösteren kurslar da mevcut. Geçtiğimiz yıllarda Acıbadem Üniversitesi ve K9 Eğitim, Güvenlik, Danışmanlık şirketi ile ortaklaşa verdiğimiz Köpek İtaat Eğitmenliği kursunda kursiyerlerimizi Köpek Anatomisi ve Fizyolojisi gibi temel bilimlerden tutun da Eğitim Kuramlarına, Satış Pazarlama yeteneklerini geliştirmekten iş güvenliği konularına hatta beslenmeye kadar pek çok konuda bilgilendirerek sektöre iyi ve sağlam bir giriş yapmalarını sağladık. 

Çeşitli devlet kurumlarında belirli branşlara yönelik eğitmenler, hizmet içi eğitimlerle yetiştiriliyor. Ancak onlar da hem sadece o kurumun (detektör, arama kurtarma, güvenlik vb.) ihtiyacı doğrultusunda donanımlılar. Pek çoğu evde, çoluk çocuğun olduğu ortamlarda bir pet beslemek konusunda size yardımcı olamazlar. Çünkü iş köpekleri, ev köpeklerinden çok farklı yetiştirilir ve Vesta olarak 2006'dan beri ev ve aile köpekleri üzerinde yoğun olarak faaliyet gösteriyoruz. Yine Vesta Eğitim çatısı altında hem kurs verdiğimiz hem de saha tecrübesi kazandırarak franchise verdiğimiz arkadaşlarımız mevcut.

Ya da çeşitli köpek eğitim kurumları, kendileri çeşitli kurslar açarak köpek eğitmeni yetiştirirler. Hangi müfredat uygulanmıştır? Yeterlikleri kimler denetime tabii tutmuştur? Bunlar hep camiada tartışılan ancak üzeri örtülen konular olmuştur. Bu tarz konularda en azından sektörün farklı elemanlarından oluşan bir kurul olmalı. Ülkemizde henüz faal bir köpek eğitmenleri birliği, derneği vs. olmaması içinse sadece üzülüyorum şimdilik. Tek bir ortak paydamız bile yok, internette bile. Gidip IACP gibi aslında yöntem ve tekniklerini benimsemediğim (sadece eğitim standartlarını baz alıyorum) bir organizasyona üye oluyorum mesela, çünkü ülkemizde bir organizasyon yok, benimsemediğim bir organizasyon bile yok eğitimle ilgili. Muhalif olacağım bir ekol bile yok. Burada sadece at izinin it izine karışmasından bahsediyorum, yoksa bu işi hakkıyla da yapan pek çok insan var ülkemizde. Sadece dikkatli olunması gereken bir konuyu vurgulamak istedim.

2022'den yazarın notu: Üstteki paragrafı yazdığımda ülkemizde henüz kurulu bir Köpek Eğitmenleri Derneği (KÖPED) yoktu. Neyseki artık var, Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu'nda önemli bir noktada yer alıyor ve mesleğin standardizasyonu, gelişimi ve saygınlığı açısından çok önemli bir noktada duruyor ve faaliyetlerimizi yürütüyoruz. 
Peki bu konuda kime güvenebilirsiniz? Dünyada pek çok köpek eğitim ekolü, yöntem ve tekniği var. Bunun en temel sebebi, köpeklerin "öğrenmeye aç" hayvanlar olmaları ve üstün adaptasyon yetenekleri. Siz pratik olarak tamamen yanlış bir şey uyguluyor olsanız bile köpeğiniz sizin anlatmaya çalıştığınız şeyi anlamak için mücadele ediyor ve çoğu zaman siz başardığınızı düşünüyorsunuz. Etken ve edilgen dili nasıl ve ne zamanlar kullandığınıza dikkat edin, sizi kolayca ele verecektir. Örneğin köpeğiniz otur komutunu biliyorsa onu siz öğretmişsinizdir, ancak "gel"miyorsa muhtemelen bunu dile getiriş tarzınız "köpeğim gel dediğimde gelmiyor"dur. Bir şeyi öğrendiyse çoğunlukla siz etken durumda, öğrenmediyse köpeğiniz etken durumdadır. Öğrendiyse ben öğretmişimdir ama öğrenmediyse o öğrenmemiştir/öğrenememiştir ya da yapmıyordur. Eh tersten baktığımızda da 1 ya da 1000 köpeği eğitebilmiş olması, kimseyi köpek gurusu yapmaz, kendimi de dahil ederek söylüyorum bu cümleyi. Tek bir yöntemin doğruluğuna inananlar, diğerlerinin yöntemlerinin başarasız olacağına inanırlar. Dolayısıyla neredeyse tüm dünyada birkaç eğitmeni bir araya getirip uzaktan onların birbirlerine sataşmalarını zevkle izleyebilirsiniz. Dünyayı sadece internetten görebildiğim kadarıyla yorumlayabilirim ancak Türkiye'de durum kesinlikle böyle.

Bir eğitmenin öncelikli hedefi köpeği ve sizi tanımak olmalıdır. Ancak tecrübe her zaman önemlidir. Bununla beraber teorik birikime dikkat etmelisiniz. Sonuçta ailenizin bir parçası olacak canlıyı yetiştirirken danıştığınız kişinin rolünü, akademik geçmişini, teorik ve pratik bilgisini, bu bilgileri size nasıl aktardığını dikkatle incelemelisiniz. En büyük payı, bildiklerini size aktarabilme yeteneğine verirdim ben olsaydım. 

Umarım bu yazımda, köpek eğitiminin ne olduğu ve ne olmadığı, köpek eğitmeninin rolünün hayatımızda ne olduğu gibi konulardaki düşüncelerimi az çok aktarmayı başarabilmişimdir. Hepinize köpeklerinizle birlikte mutlu anlar dilerim.





Köpek & Sahip Eğitmeni
Oktay GÜLSAÇAN
İzmir - 2016
Güncelleme: 2022

4 Şubat 2016 Perşembe

Bir Köpek Eğitmeni ile Konuşurken Kullanmanızın Bir Şey İfade Etmediği 10 Cümle



Evet, biraz onedio, bunedio tarzı bir yazı olacak ama, aşinalık olursa belki daha somut sonuçlar elde edebileceğimizi düşündüğümüz için bu şekilde kaleme almayı uygun gördük. Konumuz, bir köpek eğitmeni ile yapacağınız ilk görüşmede kullanmanızın size ve bize bir şey kazandırmayacağı kimi cümleler. Bir eğitmenle konuşurken bunları kullanmazsanız daha iyi bir iletişim kurmanız mümkün.


1. "Köpeğim çok yaramazlık yapıyor!"

Şüphesiz bu cümle, biz eğitmenler için yıllardır duyduğumuz pek çok şikayetin ve beklentinin ip uçlarını içeriyor. Köpeğin kaç aylık olduğundan ırkına, nerede yaşayıp sahibin yaşam koşullarına kadar pek çok veriyi bir anda tarayıp belli genellemelere ulaşmamız mümkün, fakat "yaramaz" kavramı çok ucu açık bir kavram. Kimi hayvan sahibi köpeğinin onu gördüğünde üzerine atlamasını yaramazlık olarak adlandırırken, kimisi heyecandan çiş kaçırmasını, kimisi tasmayı ısırmasını ya da dışarda kedi kovalamasını yaramazlık olarak adlandırabilir. Bir eğitmeni aramak üzere telefona uzanmadan evvel, siz neyi yaramazlık olarak adlandırıyorsanız, somut olarak bunları maddeler halinde bir kenara not almanız, biz eğitmenlere çok daha sağlıklı veriler sunmanızı sağlayacaktır.





2. "Çok şımarık bir köpeğim var!"

Bu, ilk cümleyle kesinlikle paralel yapıda ve paralel bir algıya sahip olsa da, şifre çözücülerimiz, bunun "köpeğim sürekli temas etmek istiyor, misafir geldiğinde yerinde durmuyor, herkes sürekli onunla ilgilensin istiyor, ilgi göremez ya da istediği olmazsa havlıyor, çiş yapıyor, eşya kaçırıyor ya da parçalıyor" vb. ifadeleri karşılamak üzere kullanıldığı sinyalini veriyor. Siz yine de en iyisi, köpeğiniz ne yapıyorsa "şımarık" ifadesinden ziyade, daha somut olarak bizlerden değiştirmek üzere çalışma yapılmasını istediğiniz istenmeyen davranışları belirtin.










3. "Çok fazla bir şey istemiyorum..."

Kesinlikle benim favorim bu üçüncü cümle. Genellikle "çok fazla bir beklentim yok" ile başlayıp "Gel dediğimde gelsin, git dediğimde gitsin, otur dediğimde otursun, kalk dediğimde kalsın, kapıdaki herkese havlamasın ama tipini beğenmediklerime havlasın, ısır dediğimde ısırsın, bırak dediğimde bıraksın, yolda tasmasız gezdirebileyim, ben alışveriş yaparken marketin önünde sessizce beni beklesin, agresif olmasın ama gerektiğinde beni ve ailemi korusun..." gibi pek çok istekle devam eden cümledir bu. Bizim algımız bu baştaki cümleyi duyduğu noktada şuna işaret eder, "arayan kişi az paraya çok iş isteyecek". Dolayısıyla istediklerinizin az ya da çok olduğuna bırakın eğitmeniniz karar versin. Siz isteklerinizi sıralayın, bizler nelerin gerçekleştirilebilir beklentiler olduğunu sizlere anlatalım.




4. "Full eğitim ne kadar?"


İşte pırlanta cümlelerden biri de şüphesiz bu. Mesleğimin ilk 3-5 yılında "full eğitim" tabirinin soyut bir kavram olduğunu anlatmaya çabalıyordum ama, bir süre sonra zaman kazanabilmek adına "sanırım temel itaat, ileri itaat ve koruma" demek istiyorsunuz diye yol göstermeye çalıştım. Evet bildiniz, full eğitim diye bir şey yok. Olmaz, olamaz. Bu cümleyi sarf ederken çocuğunuzun hem doktor, hem mühendis, hem avukat, hem çiftçi, hem polis, hem hem hem... olmasını istediğinizi aklınızdan çıkarmayın. Çünkü köpek eğitiminde de branşlar var. Koruma bile kendi içinde branşlara ayrılıyor. Size daha da kötü bir haber vereyim, her köpeğin her eğitime yatkınlığı yok. 




5. "Köpeğimi eğitime vermek istiyorum, fiyat bilgisi alacaktım?"

Ve sıra geldi beş numaraya! Öncelikle bizler, hizmet sektöründe görev yapmaktayız. Mal satmıyoruz, dolayısıyla fiyat yerine "ücret" demek daha doğru olacak ama, daha da önemlisi, köpeğinizin hangi konuda eğitime ihtiyacı var? Öncelikle bunu somutlayalım beraberce. Çünkü az önce de birkaç kez tekrarladığım gibi, herkesin eğitimden beklentisi ve ihtiyacı farklı oluyor. Dolayısıyla da bu, ücrete etki ediyor.




6. "Köpeğim gel, otur gibi komutları biliyor, ileri itaate göndermek istiyorum..."
Genellikle bu cümle, az şey bilip terminoloji kullanmaktan kaçınmayan bir insan algısı yaratmaktan öte bir şey ifade etmiyor eğitmen için. Bu cümleyi kullanan kişi, genellikle az sonra "Tasmalı bir türlü yürümüyor, çok çekiştiriyor, dışarda hiçbir dediğimi yapmıyor, herkesin üstüne atlıyor, her köpeğe havlıyor..." gibi aslında temel ya da tasmalı itaatin içerisinde yer alan bazı konulara da dikkat çeker. 



7. "Köpeğim tasmayı çok çekiştiriyor, o yüzden tasmasız gezdirmek istiyorum."
Evet, en sevdiğim ikinci de bu! "Çocuğum yürümeyi bir türlü öğrenemedi, bu nedenle pilot olsun istiyorum" demek gibi bir şey bu. Hayvanlarla ilgili yasaları hatırlatmak ve öğretmek tabii ki biz eğitmenlerin misyonu olsa da, köpeğinizin ilgisi kayıştayken bile sizde değilse, kayış açıldığında kim bilir nasıl bir kargaşaya götürecektir ortamı, inanın hiç merak etmiyoruz. Bu nedenle her şeyi, sırasıyla öğretmek en doğrusu. Unutmayın, kayışta düzgün yürüyen bir köpeğin size yükü olmamalı.





8. "Sadece koruma eğitimi istiyorum. İtaat etmese de olur."

Dünyadaki bütün eğitim programlarında, sadece hayvan için olanlarında değil, "önkoşul" denen bir kavram vardır. Okuma yazma öğrenmemiş birinin cerrah olması durumunda kendinizi onun ameliyat masasına bırakırken ne kadar huzurluysanız, bizlerden de bunu istediğinizde o kadar huzurlu oluruz. 




9. "Pahalı değil mi?"
İşte favori üçüncü cümlem. Pahalı mı? Bilmiyoruz ki. Bize göre o olmalıymış verdiğimiz hizmetin karşılığı ki onu istemişiz ücret olarak. Pahalı olduğunu düşünsek söylemezdik. Ha belki de pahalı bir şey istemişsinizdir, o yüzden biraz pahalıdır gerçekten. Mesela birçok insana göre bir Ferrari pahalı, kimine göre inanın değil. Gerçekten inanması güç ama, bazı insanlara göre Ferrari pahalı değil. Bazılarımıza göre bir tabak yemeğe 10 lira vermek pahalı, bazılarımıza göre bir restaurantta 5000 lira hesap ödemek pahalı değil. Evet, siz de haklısınız, bir meslek odamız, birliğimiz olmadığı için ücretlendirmelerde bir standardızasyonumuz yok. Maalesef hizmette de bir standardizasyonumuz yok.  Bu cümleyi kullanmanız bizim için tamamen havada kalıyor, alacağınız hizmete de, kimden alacağınıza da, bütçenize de siz karar verebilirsiniz, bizim, sizin bütçeniz ile ilgili bir yargıya varmamız biraz abes kaçacaktır, bu nedenle bu soruya verebilecek pek de bir cevabımız olmuyor. 




10. "Köpeğim söz dinlesin istiyorum."
Hepimiz dünyada barış olsun, açlık olmasın, herkes sevgi dolu, rahat rahat yaşasın istiyoruz. Bilmiyorum, belki de hepimiz bunu istemiyoruz. Ama biz en azından şunu biliyoruz, bazı konularda emek sarf etmeden yol kat etmemiz mümkün değil. Köpeğinizin hangi sözleri, hangi koşullarda, nasıl dinlemesini istiyorsanız ilk önce onları belirlemeli, ondan sonra bunları nasıl sağlayacağınızı öğrenmeli, sonra da pratik olarak bunları çalışmalısınız. Biz eğitmenler ikinciyi size öğretir, yani nasıl öğreteceğinizi öğretir, nasıl pratik yapacağınızı gösterir, biraz da köpeğe ilk etapta bunları pratik yaptırırız. Bizim elimizden gelen budur, sonrasında top sizdedir. Köpeğinizle beraber, sevgi dolu ve huzurlu bir yaşam istiyorsanız, onun eğitimine emek harcamak zorundasınızdır.

Error 404

The page you were looking for, could not be found. You may have typed the address incorrectly or you may have used an outdated link.

Go to Homepage