Vesta Pet Services

Bu sitede yer alan tüm içerik Vesta Pet Services'a aittir. İçeriğin tamamı veya bir bölümü kaynak göstermek suretiyle bile kopyalanamaz.

Vesta Evcil Hayvan Eğitim Bakım Sportif Faaliyetler San ve Tic LTD ŞTİ

iletişim: +90 555 496 96 55

Ofis: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.109 Bornova/İZMİR

Köpek Oteli: Gökyaka Mah. Gökyaka Kümeevler Yolu Cad. No:108 Kemalpaşa/İZMİR

Vesta Veteriner Kliniği: Kazımdirik Mah. 367/7 Sokak No:14/1 Avcılar Effect B.110 Bornova/İZMİR

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli

İzmir Köpek Eğitimi & Köpek Oteli
Köpek Eğitimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Köpek Eğitimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2016 Salı

Köpeklerde Tuvalet Eğitimi ya da Alışkanlığı İçin Yapılması/Yapılmaması Gerekenler



Bu yazımda, köpeğimize Tuvalet eğitimini ne zaman vermeliyiz, doğru yere tuvaletini yapmayı nasıl öğretmeliyiz, köpeğimiz tuvaletini tutmayı ya da doğru yere yapmayı ne zaman öğrenir, tuvalet eğitimi verilirken nasıl bir mantık içerisinde olunmalı, tuvaletini öğretirken neler yapılmalı veya yapılmamalıdır gibi konuları ele alacağım.

Öncelikle köpeklerde tuvalet alışkanlığı ya da eğitimi, genel olarak itaat eğitimi adı altında verilen temel eğitimlerdeki istendik davranışlarla aynı yöntemleri kullanarak öğretileceğiniz bir eğitim alanı değildir. 

İtaat eğitimlerinde ya da temel eğitimde, köpeğe  örneğin "otur komutunu" yani "oturma davranışını" öğretirken köpeği oturma hareketine teşvik edersiniz, hareketi yaptığında da ödülünü verirsiniz. Yeterli motivasyon varsa bunu isterseniz günde 300 kere tekrar edebilirsiniz ve böylece bir gün içerisinde ciddi bir şartlanma elde edebilirsiniz. Bir süre sonra köpek, otur dediğinizde hangi hareketi yapması gerektiğine koşullanır (Bkz: Edimsel koşullanma). Ancak tuvalet eğitimi ya da alışkanlığı kazandırırken köpeğe günde 300 tekrar yaptırma şansınız yoktur, ya da sizin motive olduğunuz zaman diliminde "haydi biraz çalışalım" diyerek tuvalet eğitimi sürecini yönetemezsiniz.


Peki Köpeğe Tuvalet Alışkanlığı Nasıl Öğretilir?

Tuvalet eğitiminde/alışkanlığında bu sayıda tekrarları bir günde yapabilme şansınız yoktur. Çünkü köpeği oturmaya teşvik edebilir, arka arkaya belki 20-30 kere oturtabilir ve öğrenmesi için ödüllendirebilirsiniz. Ancak bir canlıya arka arkaya tuvaletini yaptıramazsınız, başarılı olabilecek bile olsanız yaptırmak için çaba harcamamalısınız. Tuvaletini yapması için teşvik edemezsiniz. Dolayısıyla tuvalet eğitiminde yapabilecekleriniz köpeğin sindirim sistemi ile sınırlandırılmıştır. Köpek eğitmeni ya da köpek sahibi, köpeğin tuvalet ihtiyacı olduğunun kesin olduğu durumlarda, örneğin yavru köpeğiniz her uyandığında, yemek yedikten ya da su içtikten sonra doğru alana götürüp orada tuvaletini yapmasını sağlamak ve bu davranışı ödüllendirmek üzere çalışmasını yürütür ve sadece yanında olduğu sürede müdahale etme şansına sahiptir. Zaman içerisinde köpeğin sindirim sisteminin nasıl bir zamanlamada çalıştığını tespit eder ve mevcut düzen üzerinde çalışmaya, küçük adımlarla geliştirmeye başlarsınız.



Yanlış yere yapılan tuvaletler, kesinlikle görmezden gelinmeli ve ceza uygulamalarına gidilmemelidir. Tuvalet eğitiminde ceza kullanmak, hem köpeğinizle ilişkinize zarar verir hem de köpeğinizin karakterine olumsuz etkileri olur. Üstelik de ceza ile başarma ihtimalinizi aslında azaltmış olursunuz. Yanlış yere yaptığı için cezalandırılan köpek, kendi dışkısını ortadan kaldırmaya (kaprofaji) ya da sizin görmeyeceğiniz yerlere (koltuk arkası vb) tuvaletini yapmaya başlayabilir. Ya da dışarıda yanınızdayken de korktuğu için tuvaletini uzun süreler yapmak istemeyebilir.

Köpeğe tuvalet eğitimi verilirken tüm dünyada kullanılan en iyi yöntemlerden biri kafes eğitimidir. Bu yöntem alan sınırlandırmayla ilgilidir. Köpekler, içgüdüsel olarak yattıkları alana yani yaşam alanlarına tuvaletlerini yapmazlar. Yaşam alanlarının sınırlarına tuvaletlerini yaparlar. Böylece hem köpek, kendi yaşam alanının sınırını diğer köpeklere belirtmiş olur hem de yaşam alanını temiz tutmuş olur. Bu da onları hastalıklardan korur. Ancak tabii ki yeni doğmuş bir köpek için yaşam alanı neredeyse annesinin memelerinden 3-5 adım uzakta biter. 3-5 kg'lık hatta bazen 1 kg'ın altındaki bir yavru köpek içinse bizim evimiz ister 50 m2'lik bir stüdyo daire olsun, ister 500 m2'lik bir yalı dairesi, yaşam alanı olmak ve temiz tutulmak için fazla geniş olabilir. Köpek yavrusu için sadece yattığı, biraz da koşup oynadığı bir alan yaşam alanı olarak tanımlanabilir. Bu nedenle köpeğin bütün eve erişimine izin vermek, özellikle de uzun süreler kontrolsüz bırakılıyorsa, tuvalet eğitimi için süreci zorlaştıracaktır. Bizler de yattıkları alanı sınırlar, belli aralıklarla onları tuvalet alanına götürürüz. Bir süre o alanda kalmış köpek, ilk olarak tuvaletini yapacağı için, doğru zamanda doğru yerde olmuş oluruz. Doğru alana tuvaletini yapan köpeği de anında sözel ve somut olarak ödüllendiririz. Yapılabilecek tek teşvik budur çünkü.  Tuvalet eğitiminde ödül olarak yiyecek kullanmak çoğunlukla başarı oranını artırır. Zaman içerisinde alanından çıkarılan köpek, daha önce defalarca götürdüğünüz tuvalet alanına gitmeye başlar. Köpeğin kasları geliştikçe süreler uzatılır ve tuvaletin sıklığı azaltılır.

Ancak bu yöntemin çok önemli bir rizikosu vardır. Doğru uygulanmadığı takdirde köpek, hiç istemeden kafesinin içine tuvaletini yapmak zorunda kalır. Kafesinin içine yani yattığı, uyuduğu alana tuvaletini yapmaya alışan köpek başlangıçta huzursuz olur, fakat bu tekrarladıkça onun için normalleşir ve "yatılan alana tuvalet yapılabilir" algısı oluşmaya başlar. Bu eşik aşıldıktan sonra köpeğin bu yöntemle düzeltilmesi çok zor olacaktır çünkü köpeğin tuvalet alışkanlığı, köpek fiziksel ve mental açıdan olgunlaştıkça yuva, bölge, sınırlar gibi kavramlarla yerli yerine oturan bir alışkanlıktır ve yuvasına tuvalet yapmayı normalleştirdiğiniz durumda, siz tüm alışkanlığın inşa edileceği temel olan "yuvanın temizliği" temelini tabir-i caizse dinamitle patlatmış olursunuz.

Başlangıçta tüm eve her an ulaşılabilir durumda olmamanın ana gerekçesi budur. Köpeğin mental ve fiziksel gelişimi ile beraber zaman içerisinde tüm yuva olarak görmesi mümkündür. Bu nedenle dar bir alandan başlanarak yavaş yavaş yaşam alanı genişletilir ki tamamen doğala uygun olsun. Bu esnada da zaten tuvalet bölgesi ve zeminine gerekli yönlendirmeler yapılarak alışkanlık zamana yani olgunlaşmaya bırakılır. Köpeğin hem zemin/alan şartlanması, hem fiziksel olgunluğu (sfinkter dediğimiz kaslar) hem de mental olgunlaşması sonucunda köpek tuvalet alışkanlığını oturtur.


Köpek tuvalet eğitiminde bir diğer yöntem de zemin şartlamasıdır. Köpeğe ayrılmış daha geniş alan, tamamen çiş pedleri ya da istenen materyal ile kaplanır ve bir süre bunların üzerine yapması sağlanır. Şartlanma gerçekleşmeye başladığında materyal/çiş pedi yavaş yavaş azaltılır. Eğer köpek yavrusu tuvaletini gidip pedin serili olmadığı bir alana yapıyorsa pedi kaldırmakta erken davranılmış demektir. Eğer bir parça pet kaldırıldığında yavru köpek ped olan yere çişini/kakasını yapıyorsa doğru yoldayız demektir. Ve zaman içerisinde pedler azaltılarak ilerlenir. 

Eve ilk girdiği andan itibaren tuvalet eğitimi konusunda doğru yaklaşılmış köpeklerde bu alışkanlığın kazanılması bazen sadece birkaç hafta alabilir. Bazense maalesef köpeğin yaşını doldurmasına kadar zaman alabiliyor.

Bu süreci etkileyen ve zorlaştıran bazı etmenlere gelince:

1. Köpeğin fiziksel boyutu: fiziksel boyut büyüdükçe ya da küçüldükçe anatomik ve mental süreçlerden ötürü süreç zorlaşabiliyor. Bu anlamda en zor ırkların teacup tabir edilen minyatür boy yorkiler ya da dev ırklar Danua, bernese gibi köpekler olduğunu söyleyen eğitmen arkadaşlarımız mevcut. Şahsi tecrübemse bazı ırklarda zemin şartlanmasının daha kolay olduğu yönündeyken bazıları koordinatlara şartlanıyor. Yani bir noktaya yapmayı öğrendiğinde sürekli oraya yapmak istiyor, zemin ne olursa olsun... Küçük ırklarda en büyük dezavantaj köpeğin bir odayı ya da evi alan/bölge olarak görmesinin zaman alması, idrar kesesinin boyutu ele alınabilir. Dev ırklarda ise idrar kesesinin büyüklüğü yani o miktarda idrarı tutabilecek sfinkterlerin gelişiminin zaman alması dezavantaj olarak ele alınabilir.

2. Köpeğin üreticisi ve ilk yetiştiricisi: Üretici her zaman her konuda çok önemlidir. Çünkü köpeğin ilk alışkanlıkları önemlidir. Örneğin damızlık olarak kullanılan anne köpeğin psikolojik problemleri var ve yavruların ve yuvanın temizliğine dikkat etmediyse, siz 1-0 mağlup başlarsınız maça. Yine aynı şekilde üretici köpeklerin bulunduğu ortamın temizliğine dikkat etmediyse işiniz zor demektir.

3. Köpeğin alındığı ortam: Özellikle petshop gibi ortamlarda köpekler cam ya da tel kafeslerde tutulur ve uzunca bir zaman orada yaşarlar. Neyse ki yavaş yavaş bu da bitiyor, bitecek ama halen var. Bu, şu anlama gelir, köpeğin yattığı yer ve tuvaletini yapmak zorunda olduğu yer aynıdır. Biraz önce yuva kavramının nasıl genişlediğini ve bu algı bozulduğu anda tuvalet eğitimi sürecinin çok zorlaşacağından bahsetmiştim. Köpek doğduğu andan itibaren tertemiz bir ortamda olur aslında. Çünkü anne köpek, hem kendisinin hem de bebeklerinin en zayıf olduğu bu dönemde onları dışarıdan gelecek tehditlere karşı savunmak, diğer yabani hayvanların ya da insanların kokudan kendilerini bulabilmelerini engellemek ve enfeksiyon riskini azaltmak için yuvada hiçbir şekilde dışkı ve idrar tutmaz. Zaten bebek bir köpeğin idrarını yapması anne köpeğin onun sindirim sistemini uyarmasına bağlıdır ve anne bu esnada çıkan idrar ve dışkıyı yiyerek yok etmektedir. Yavrular ayaklanmaya başladıklarında ise zaten içgüdüsel olarak yuvadan her geçen gün uzaklaşarak tuvaletlerini yapmaya başlarlar. Dolayısıyla yavruyu siz bir alana hapsedip yuvadan uzaklaşmasına izin vermediğinizde, yuva algısını bozmuş olursunuz ve tuvalet eğitimi zorlaşır.

4. Düzensiz besleme: Bilhassa evde yaşayan köpeklerde düzensiz beslenme, köpeğin ne zaman ve hangi sıklıkla tuvalet yapacağını değiştirdiği için bir dezavantaj olarak ele alınabilir. Daha düzenli bir sindirim sistemi, sizin köpeğinize daha sistemli yaklaşmanızı sağlayacak ana unsurlardan biridir. Köpeğinizi düzenli besleyerek tuvalet eğitimi sürecini hızlandırabilirsiniz. 

5. Hatalı yönlendirmeler: Köpeğinize tuvalet alışkanlığı kazandırma sürecinde yapılacak her tür hatalı yönlendirme süreci daha da zorlaştıracaktır. Aslında az önce kafes eğitiminin yanlış verilmesinin zararından bahsettim. Bununla beraber yavruyu yanlış yere tuvaletini yaptığı için cezalandırma, özellikle bu noktada yıllardır herkesin söylemesine rağmen maalesef halen kullanılan "çişini/kakasını" koklatma, burnunu sokma, hayvana fiziksel şiddet uygulama vb. uygulamalar başlangıçta köpeğin kafasını karıştırıp tuvalet eğitimi sürecini uzatmakta, daha sonra sahibiyle ilişkisini zedelemekte ve güven/özgüven problemleri olarak ileride karşımıza çıkmaktadır. Sigmund Freud anal dönemde tuvalet alışkanlığı aşırı disipline verilmiş çocuklarda savurganlık, cimrilik, çeşitli takıntılar, şiddet eğilimleri olabildiğini belirtmiş. Bu nedenle tuvalet alışkanlığını kazandırmak için yanlış yapmamaya özen göstermelisiniz. Benzer şekilde kimi köpekler de bunu bir dikkat çekme davranışı olarak kodlayıp kullanmaktadırlar. Bunun da sebebi yine yanlış yöntem ve köpek eğitiminin temel prensiplerini bilmemekten ileri gelir.

6. Aşırı beklentiler: Köpeğinizin bebek olduğunu unutmayın ve tuvalet eğitiminin de bir sürece doğru adımlarla yayılması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Aynı anne babadan doğmuş yavruların bile farklı birer birey olduğunu da aklınızdan hiç çıkarmayın. Sabrınız zorlandığında kendinizin kaç yaşında tuvalet öğrendiğini, kardeşlerinizi, kendi çocuklarınızı düşünebilir, anne babanıza sorarak araştırabilirsiniz. Eski köpeğinizin ya da yeni köpeğinizin kardeşlerinin hangi zamanda öğrendiğinin kıyasını yapmayın. Sadece doğru adımlar attığınızdan emin olun ve zamana ihtiyacınız olduğunu kabullenin.

7. Köpeğin yalnız geçirdiği süreler: Çalışan insanlar, gün içerisinde köpeğini tuvalet alanına yönlendiremeyeceği için, tuvalet eğitimi süreci genellikle zorlaşacaktır.

8. Tuvalet alanında yapılacak değişiklikler: Köpeği önce bu alana, sonra başka bir alana tuvalet yaptırmaya çalışmak tuvalet eğitimi sürecinizi zorlaştıracaktır. Yani ilk 2-3 ayında evde gazeteye ya da çiş pedine yapmaya alıştırdığınızda, daha sonraki süreçte dışarıya alıştırmak zorlu ve sancılı bir geçiş sürecidir. saatlerce gezdirdiğiniz köpeğiniz eve gelip eskiden tuvalet olarak öğrettiğiniz yere tuvaletini yapar ve sizden de her zaman yaptığınız gibi ödülünü bekler. Ya da dışarıya alıştırma evresinde kafası karışıp o zamana dek halılara yapmamayı öğrendiği halde halıya yapmaya başlayabilir. Dolayısıyla ben, henüz aşıları tamamlanmadığı için dışarı çıkışı uygun olmayan yavru köpeklerde, başlangıç için balkon ya da teras gibi bir alana "rulo çim" uygulanmasını tavsiye ediyorum. Bu sayede hem köpek çim zemine, hem açık alana tuvalet yapmaya alışıyor; hem de zaman içerisinde tuvalet ihtiyacı için balkona yönelmeye yani size haber vermeye başlıyor. Bu, kesinlikle apartman daireleri için önerdiğim, yıllardır köpek sahiplerimin başarılı bir şekilde köpeklerine tuvalet eğitimi vermek için uyguladığı bir Vesta Eğitim yöntemi. 

9. İlerlemiş ya da çok erken yaş: Köpek tuvalet eğitiminde/alışkanlığında hazır bulunuşluk önemlidir. Köpeğin fiziksel ve mental olarak bu alışkanlığı kazanacak seviyede olması gereklidir. Hem çok erken hem de çok geç dönemde alışkanlık kazandırmaya ya da var olan tuvalet alışkanlığını değiştirmeye çalışmak süreci zorlaştıracaktır. Uygun dönem genellikle 35. Gün (bu süreç üreticideki süreç) ile başlar, 4. aya doğru bir şeyler oturmaya başlar, günde 2 kez dışarı yapma alışkanlığı ise genellikle 1. Yaşa doğru gerçekleşir. Dev ırklarda 2'yi bulabilir. (Bunlar birer genellemedir ve her köpek için aynı değildir. Ve doğru yöntemlerle ilerlendiği varsayılarak gidilen bir genellemedir.) Dolayısıyla, üreticisindeyken doğru tuvalet eğitimi başlangıcı yapılmış bir yavru köpeği 2 aylıkken evinize aldığınızda, zaman kaybetmeden tuvalet için yönlendirmelere başlamalı ancak kesinlikle zorlayıcı olmamalısınız. Köpeğiniz, kasları geliştikçe sizin emeklerinize karşılık vermeye başlayacaktır. Geç kaldıkça yanlış tuvalet alışkanlığını pekiştirmiş olursunuz.

10. Rutin/Düzen/Disiplin: Disiplin, köpek eğitimin temelinde yatan ana unsurlardan biri. Ancak yanlış anlaşılmak istemem, burada köpeğin değil, sahibin disiplininden bahsediyorum. Tuvalet eğitimine/alışkanlığına indirgediğimizde bu disiplini, düzen, rutin gibi sözcüklerle de karşılayabiliriz. Bu sözcüklerin de yine herkesçe aynı anlaşılması adına "saatli, bir program dahilinde bu konuya eğilmekten" bahsediyorum. Köpeğin düzeni oturmaya başladıkça, saatleri küçük küçük oynarsınız ki daha uzun süreler tutmayı öğrensin köpeğiniz. Bu "küçük küçük" başlangıçta birkaç dakika ile başlar, köpek büyüdükçe 10-20 dk aralığına kadar yükselir. Düzen oturmaya başladıkça zaten köpeğiniz maksimum süresine ulaştığını belli edecektir. Size göre düzen ya da rutin, köpek için düzen ya da rutin olmayabilir. Yani sizin düzeniniz "eve geldikten 10 dk sonra" gibi bir düzense, eve geliş saatiniz her gün değişiyorsa, o düzen köpeğin tuvalet alışkanlığı için zor bir düzendir. Ya da haftanın 3 günü gece 3 günü gündüz çalıştığınız bir düzeniniz vardır; ancak bu, bir köpek yavrusu için sadece düzensizliktir. Düzenden kastım, her gün, aynı saatlerdir. Ne kadar düzenliyseniz o kadar çabuk hedefe ulaşırsınız.

Tuvalet eğitimi/alışkanlığı üzerine belki daha çok yazılabilir ancak bu bilgiler tek bir yazı için yeterli diye düşünüyorum. Son olarak, bozulmuş bir yuva-tuvalet algısının, yanlış yönlendirilmiş bir tuvalet alışkanlığının sonradan düzeltilmesinin çok zor ve normalden çok çok daha fazla zaman alacak bir süreç olduğunu hatırlatarak yazımı sonlandırmak istiyorum.



Oktay Gülsaçan
Sahip & Köpek Eğitmeni
İzmir - 2016

24 Ekim 2016 Pazartesi

Köpek Eğitimi nedir, ne değildir?


Köpeksiz geçmiş birkaç yıl haricinde hemen hemen 90'ların başından beri köpek sahibi, 2006'dan beri de profesyonel anlamda köpek eğitiminin içinde biri olarak bu yazıyı kaleme alma ihtiyacını şimdi (2016) duyuyor olmam beni bile şaşırttı açıkçası.

Bugüne dek dilim döndüğünce değindiğim Temel İtaat Nedir, İleri İtaat Nedir, Köpek Sahibi Eğitimi Nedir, Pozitif Köpek Eğitimi Nedir, Eğitmen Nasıl Seçilir gibi çok genel soruların ardından, ana çerçeveye (Köpek Eğitimine) yeni değiniyor olmak gerçekten şaşırtıcı bir deneyim olacak benim için de.


Peki, gerçekten de köpek eğitimi nedir?

Eğitim, gerçekten de tanımlaması çok da kolay olmayan bir kavram. Planlı ve belirli bir programa bağlı olarak, bireye çeşitli istendik davranışları kazandırmak, bireye çeşitli şekillerde yaşamlarında ihtiyaçları olan bilgi ve becerileri kazandırmaktır diyebiliriz.

Yukarıdaki tanımlama bugün genellikle insan eğitimi için kullanılıyor olsa da, aslında buradaki birey illa insan olacak diye bir şey yok. Zira neredeyse tüm eğitim kuramlarının atası olan klasik koşullanma da, edimsel koşullanma da, ilkin hayvanlar (fareler, kediler, köpekler) üzerinde yapılan deneylerle ortaya çıkarılmış kuramlar.

Zaman zaman öğretmen meslektaşlarım köpek eğitimi konusunda benden destek aldıklarında, köpek eğitiminin genel çerçevesinin insan eğitimindeki kuramlar olduğunu hemen fark ederler. Buradaki farklılık ise yöntem, teknik ve köpeklerin dünyayı algılayış, öğrenme biçimleridir.

Dolayısıyla köpek eğitimi planlı, programlı ilerleyen ve belirli bir müfredata uygun biçimde ilerlemesi gereken, köpekten köpeğe bireysel farklılıkların olduğu, istendik davranış kazandırma sürecidir diye kendi tanımımı yapabilirim. Belirli bir alana hizmet etmesi beklenen köpeklerin, örneğin dedektör köpeklerin, rehber köpeklerin, arama kurtarma köpeklerinin... vb. alelade seçilmemesinin sebebi, köpekten köpeğe değişen bireysel farklılıkların olmasındandır. Ya da bu profesyonel işler için çok uygun olan bir köpek, sizin evinizde pet/aile köpeği olma yolunda çok da başarılı olmayabilir.

Köpek sahibi olurken, birçoğumuzun "köpek sahibi olmaktan" beklentileri vardır. Kafamızda köpeğimizle yapacağımız faaliyetler, katılacağımız etkinler, aile albümümüze henüz köpeğimizi edinmeden "zihnen" yerleştirdiğimiz fotoğraflar vardır. Fakat köpeğin, belki de hiç doğmamış ancak kendisine rolü biçilmiş köpeğin hiçbir şeyden haberi yoktur. Sizinle karşılaştığı anda sizin gözünüzde canlanan hayalî filmin bir karakteri olan köpek, sadece farklı bir insan görmüş bir köpektir. Siz ona tonla anlam ve beklenti yüklemişseniz bile, o henüz sizi tanımaya çalışmaktan öteye gitmez. Canı o anda oyun oynamak istediyse yeni tanıştığı bu canlının kendisine bir oyun arkadaşı olup olmadığını anlamaya çalışır, açsa yiyecek kaynağı olup olmadığını... Yani sizi o an olduğunuzdan farklı görmez. Peki ya siz? Sizin beklentileriniz?

Bir köpek sahibi olmak istediğinize göre, bir köpekten mutlaka beklentileriniz vardır. Sizi bunun için yadırgamıyor ya da yargılamıyorum. Sadece durumun farkında olmamız gerekiyor. Çünkü köpeğin sorumluluğunu aldığımızda, köpeğin de bizden beklentileri olacak... Bu biraz da çocuk sahibi olmaya benziyor. Günümüzde birçok ebeveyn, henüz çocuğu doğmadan onun geleceği ile ilgili planlar yapmaya başlıyor; oysa çocuk kendisine biçilen role hiç uygun olmayabiliyor. Nasıl bir insana ait olmadığı bir rol yüklendiğinde hem o rolü düzgün yapamayacak, hem de mutsuz olacaksa; köpek için de durum çok farklı değil. Sizin beklentilerinize uygun olmayan bir yavruyu bir kalıba sokmaya çalıştığınızda, normalden çok daha fazla efor sarf eder, ancak düşük verim alırsınız.

İşte köpek eğitimi ve köpek eğitmenleri daha bu evrede sizin yanınızda olmalıdır. Doğacak çocuğunuzu seçme şansınız olmayabilir ancak beklentilerinize "en çok yaklaşacak" köpeği seçmenizde bir eğitmen yardımcı olabilir. Belki de en azından beklentilerinizi törpülemeye yardımcı olabilir.

Siz belki köpek eğitmeninden "sadece" köpeğinizi istediğiniz kalıba sokabilmek için yardım istiyorsunuz, ancak bir köpek eğitmeninin işi hiçbir zaman ısmarlama köpek yetiştirmek değildir. Bizim işimiz iki taraf arasında (köpek ve insan) bir orta yol bulmaktır, bir nevi arabuluculuktur. Dolayısıyla köpek eğitimi, sahibin yaşam standartları, köpeğinden beklentileri doğrultusunda, köpeğin potansiyelini doğru değerlendirmek ve ona bu "reel" istendik davranışları, belirli bir program dahilinde, bir plan çerçevesinde kazandırmaktır. Bu esnada, sahibin/insanın gerçekçi olmayan tüm beklentilerini ona açıkça ifade edebilmek ve bu istendik davranışları köpeğine nasıl kazandıracağı ve sahibin/insanın bu aşamadaki görev ve sorumluluklarını ona açık ve net olarak anlatmak zorundadır.

Buraya kadar anlattıklarımdan, şunu fark edebilmişsinizdir: Köpek eğitmeninin işi, hiçbir zaman sadece köpeklerle değildir. "Al, köpeğimi eğit, teslim et." devri çoktan kapandı. Eskiden köpeğinizi teslim ettiğiniz ve eğitimden sonra aldığınız ekoller tükenmek üzere. Yüzlerce "sahip eğitmeni", "köpek eğitim koçları" filan türedi. Neredeyse tüm kurumlar sahibin, köpeğinin eğitim sürecinde aktif olarak bulunduğu programlara yöneldi. Bunun sebebi çok açık: Köpekler tahmin ettiğinizden daha yüksek zekaya sahip canlılar. Özellikle sosyal ve duygusal zekaları çok yüksek. Yaklaşık 12-15 bin yıllık bir beraber yaşam sürecinden bahsediyoruz. Ve her yıl yapılan araştırmalarda daha eski köpek kalıntılarına ulaşılıyor. Adaptasyon yeteneği son derece güçlü bu hayvanı, siz ve eğitmeni arasındaki farkı anlayamayacak bir canlı olarak düşünmek, şüphesiz ona hakaretten başka bir şey olmayacaktır. Dolayısıyla eğitmenin rolü, köpeğe bu gerçekçi istendik davranışları kazandırırken aynı zamanda köpeğin sahibine/ailesine; kendi köpeğini kontrol edecek kadar da olsa, bilgilerini onunla paylaşmak, her köpek sahibini kendi köpeğinin eğitmeni olacak donanıma ulaştırmaktır aynı zamanda.

Bir köpek, Her Köpek Değildir!

Diğer eğitmen arkadaşlarımı bilemiyorum ancak, benim sıkça karşılaştığım cümlelerin başında "Diğer köpeğim, eski köpeğim..." ile başlayıp "...değildi." ile başlayan cümleler gelir. Hayvan sahibinin daha önceden bir veya birkaç köpek tecrübesi olması, onu bir köpek gurusu yapmaz. Yazının başlarında da ele aldığım gibi, her köpek biriciktir. Hepsinin birbirinden farklı olması normal olandır. Aksi takdirde bizler köpek sahibi değil, sanal bebek sahibi olmayı tercih ederdik. Dolayısıyla köpek eğitimi de hiçbir zaman tek bir yöntem ve teknikten ibaret değildir. Köpek eğitmeninin işi, o köpeğe ve sahibe uygun eğitim yöntemini tespit ve tatbik edebilmektir. Bu da ciddi bir teorik ve pratik bilgi birikimini gerektirir.

Eğitim Uzun Yıllar Alan Bir Süreçtir

Evet tam da öyle. Üç-beş komutu 50-100 kere tekrar ettiğinde köpeğiniz eğitilmiş sayılmaz. Eğitimli bir köpek, sizin yaşam standardınızda size adapte olmuş köpektir. Nasıl ki insan eğitimi uzun yıllar alıyorsa, köpeğin de fiziksel ve mental gelişimi yani köpek eğitimi de yıllar alır. Dolayısıyla verilen eğitimler köpeğin hazırbulunuşluğu göz önünde tutularak verilmelidir. Burada bazen fiziksel gelişim, bazen aşamalı eğitimler gibi çeşitli faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

Yukarıda üstüne basa basa söylediğimiz, planlı ve programlı eğitim tam da bu noktada devreye girer. Her aşamanın titizlik ve hassasiyetle aşılması gerekir. Bazen bir davranışı hızlıca öğrenen ve yaşamında kullanan bir köpek, başka bir davranışı hemen öğrenemeyebilir ya da öğrendiği yeni davranışı yaşamında kullanmamakta ısrarcı olabilir.

Siz Eğitmeseniz de Onlar Öğrenir!

Evet, çok temel problem kaynaklarından biri aslında bu gerçektir. Sizin köpeğinizi eğitmiyor olmanız, köpeğinizin bir şeyler öğrenmediği anlamına gelmez. Öğrenme ve eğitim farklı kavramlardır. Öğrenme, doğal süreçte gerçekleşebilen bir eylemken, eğitim için bir müfredat şarttır. Dolayısıyla siz köpeğinizin eğitimi için belli bir yaşı beklerken yaptığınız her şey, köpeğin yaşadığı her deneyim onun bir şeyler öğrenmesine sebep oluyor zaten. Dolayısıyla hep söylenen bir gerçeği de yeniden vurgulamak gerekir: Köpek eğitimi köpek sizinle tanıştığı an başlar, köpeğiniz öldüğü gün biter.

Tüm bu bilgiler ışığında, köpek eğitmenlerine başvurmak için en uygun zamanın aslında köpek sahibi olmadan önce olduğunu söylemem kesinlikle yanlış olmaz. Sizin yaşamınızın ve köpeğe bakış açınızın bir köpek sahiplenmeniz için uygun olup olmadığı, hangi köpeğin sizin ve aileniz için daha uygun olabileceği, köpek sahibi olduğunuzda hayatınızın nasıl değişeceği, doğru yavrunun seçimi ya da beklentilerinizin realize edilmesi gibi pek çok konuda önceden müdahale etmek her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracaktır. Köpeğin eve girişi, ona uygun ortamın sağlanması, aile bireyleri ile tanışma, egzersiz düzeni, sosyalleşmesi gibi konularda da sizin bir adım önde olmanız, köpeğinizin eğitiminde çok büyük fayda sağlayacaktır. Yine daha sonraki süreçte neler yapıp en önemlisi de neleri kesinlikle yapmamanız gerektiğini yine eğitmeninizin yönlendirmesiyle uygulamanız sağlıklı olandır.

Bu kadar detaylı bir yazı yazdıktan sonra, köpek eğitmenliğinin ülkemizde akademik bir geçmişi olmadığını da belirtmeden edemeyeceğim. Maalesef bunun bir üniversitesi henüz yok. İlk akla gelen fakülte Veterinerlik Fakültesi iken, veterinerlik fakültelerinin müfredatlarında köpek eğitimi yok. Örneğin Veterinerlik puanı en yüksek üniversitelerimizden birinin tüm okul müfredatında, hayvanların vücut dili, davranış bilimleri ve kedi-köpek yetiştiriciliği adında birkaç seçmeli ders var. Bunu kesinlikle yadırgamıyorum çünkü veteriner hekimlik hayvanınızın sağlığı ile ilgilenir. Ancak hekim olup özel olarak davranışla ilgilenen hekimler olduğu gibi, benim gibi davranış ya da psikoloji/psikiyatri alanlarına yönelmiş insanlar da mevcut. Bununla beraber eğitimin pratik kısımlarında faaliyet gösteren kurslar da mevcut. Geçtiğimiz yıllarda Acıbadem Üniversitesi ve K9 Eğitim, Güvenlik, Danışmanlık şirketi ile ortaklaşa verdiğimiz Köpek İtaat Eğitmenliği kursunda kursiyerlerimizi Köpek Anatomisi ve Fizyolojisi gibi temel bilimlerden tutun da Eğitim Kuramlarına, Satış Pazarlama yeteneklerini geliştirmekten iş güvenliği konularına hatta beslenmeye kadar pek çok konuda bilgilendirerek sektöre iyi ve sağlam bir giriş yapmalarını sağladık. 

Çeşitli devlet kurumlarında belirli branşlara yönelik eğitmenler, hizmet içi eğitimlerle yetiştiriliyor. Ancak onlar da hem sadece o kurumun (detektör, arama kurtarma, güvenlik vb.) ihtiyacı doğrultusunda donanımlılar. Pek çoğu evde, çoluk çocuğun olduğu ortamlarda bir pet beslemek konusunda size yardımcı olamazlar. Çünkü iş köpekleri, ev köpeklerinden çok farklı yetiştirilir ve Vesta olarak 2006'dan beri ev ve aile köpekleri üzerinde yoğun olarak faaliyet gösteriyoruz. Yine Vesta Eğitim çatısı altında hem kurs verdiğimiz hem de saha tecrübesi kazandırarak franchise verdiğimiz arkadaşlarımız mevcut.

Ya da çeşitli köpek eğitim kurumları, kendileri çeşitli kurslar açarak köpek eğitmeni yetiştirirler. Hangi müfredat uygulanmıştır? Yeterlikleri kimler denetime tabii tutmuştur? Bunlar hep camiada tartışılan ancak üzeri örtülen konular olmuştur. Bu tarz konularda en azından sektörün farklı elemanlarından oluşan bir kurul olmalı. Ülkemizde henüz faal bir köpek eğitmenleri birliği, derneği vs. olmaması içinse sadece üzülüyorum şimdilik. Tek bir ortak paydamız bile yok, internette bile. Gidip IACP gibi aslında yöntem ve tekniklerini benimsemediğim (sadece eğitim standartlarını baz alıyorum) bir organizasyona üye oluyorum mesela, çünkü ülkemizde bir organizasyon yok, benimsemediğim bir organizasyon bile yok eğitimle ilgili. Muhalif olacağım bir ekol bile yok. Burada sadece at izinin it izine karışmasından bahsediyorum, yoksa bu işi hakkıyla da yapan pek çok insan var ülkemizde. Sadece dikkatli olunması gereken bir konuyu vurgulamak istedim.

2022'den yazarın notu: Üstteki paragrafı yazdığımda ülkemizde henüz kurulu bir Köpek Eğitmenleri Derneği (KÖPED) yoktu. Neyseki artık var, Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu'nda önemli bir noktada yer alıyor ve mesleğin standardizasyonu, gelişimi ve saygınlığı açısından çok önemli bir noktada duruyor ve faaliyetlerimizi yürütüyoruz. 
Peki bu konuda kime güvenebilirsiniz? Dünyada pek çok köpek eğitim ekolü, yöntem ve tekniği var. Bunun en temel sebebi, köpeklerin "öğrenmeye aç" hayvanlar olmaları ve üstün adaptasyon yetenekleri. Siz pratik olarak tamamen yanlış bir şey uyguluyor olsanız bile köpeğiniz sizin anlatmaya çalıştığınız şeyi anlamak için mücadele ediyor ve çoğu zaman siz başardığınızı düşünüyorsunuz. Etken ve edilgen dili nasıl ve ne zamanlar kullandığınıza dikkat edin, sizi kolayca ele verecektir. Örneğin köpeğiniz otur komutunu biliyorsa onu siz öğretmişsinizdir, ancak "gel"miyorsa muhtemelen bunu dile getiriş tarzınız "köpeğim gel dediğimde gelmiyor"dur. Bir şeyi öğrendiyse çoğunlukla siz etken durumda, öğrenmediyse köpeğiniz etken durumdadır. Öğrendiyse ben öğretmişimdir ama öğrenmediyse o öğrenmemiştir/öğrenememiştir ya da yapmıyordur. Eh tersten baktığımızda da 1 ya da 1000 köpeği eğitebilmiş olması, kimseyi köpek gurusu yapmaz, kendimi de dahil ederek söylüyorum bu cümleyi. Tek bir yöntemin doğruluğuna inananlar, diğerlerinin yöntemlerinin başarasız olacağına inanırlar. Dolayısıyla neredeyse tüm dünyada birkaç eğitmeni bir araya getirip uzaktan onların birbirlerine sataşmalarını zevkle izleyebilirsiniz. Dünyayı sadece internetten görebildiğim kadarıyla yorumlayabilirim ancak Türkiye'de durum kesinlikle böyle.

Bir eğitmenin öncelikli hedefi köpeği ve sizi tanımak olmalıdır. Ancak tecrübe her zaman önemlidir. Bununla beraber teorik birikime dikkat etmelisiniz. Sonuçta ailenizin bir parçası olacak canlıyı yetiştirirken danıştığınız kişinin rolünü, akademik geçmişini, teorik ve pratik bilgisini, bu bilgileri size nasıl aktardığını dikkatle incelemelisiniz. En büyük payı, bildiklerini size aktarabilme yeteneğine verirdim ben olsaydım. 

Umarım bu yazımda, köpek eğitiminin ne olduğu ve ne olmadığı, köpek eğitmeninin rolünün hayatımızda ne olduğu gibi konulardaki düşüncelerimi az çok aktarmayı başarabilmişimdir. Hepinize köpeklerinizle birlikte mutlu anlar dilerim.





Köpek & Sahip Eğitmeni
Oktay GÜLSAÇAN
İzmir - 2016
Güncelleme: 2022

4 Şubat 2016 Perşembe

Bir Köpek Eğitmeni ile Konuşurken Kullanmanızın Bir Şey İfade Etmediği 10 Cümle



Evet, biraz onedio, bunedio tarzı bir yazı olacak ama, aşinalık olursa belki daha somut sonuçlar elde edebileceğimizi düşündüğümüz için bu şekilde kaleme almayı uygun gördük. Konumuz, bir köpek eğitmeni ile yapacağınız ilk görüşmede kullanmanızın size ve bize bir şey kazandırmayacağı kimi cümleler. Bir eğitmenle konuşurken bunları kullanmazsanız daha iyi bir iletişim kurmanız mümkün.


1. "Köpeğim çok yaramazlık yapıyor!"

Şüphesiz bu cümle, biz eğitmenler için yıllardır duyduğumuz pek çok şikayetin ve beklentinin ip uçlarını içeriyor. Köpeğin kaç aylık olduğundan ırkına, nerede yaşayıp sahibin yaşam koşullarına kadar pek çok veriyi bir anda tarayıp belli genellemelere ulaşmamız mümkün, fakat "yaramaz" kavramı çok ucu açık bir kavram. Kimi hayvan sahibi köpeğinin onu gördüğünde üzerine atlamasını yaramazlık olarak adlandırırken, kimisi heyecandan çiş kaçırmasını, kimisi tasmayı ısırmasını ya da dışarda kedi kovalamasını yaramazlık olarak adlandırabilir. Bir eğitmeni aramak üzere telefona uzanmadan evvel, siz neyi yaramazlık olarak adlandırıyorsanız, somut olarak bunları maddeler halinde bir kenara not almanız, biz eğitmenlere çok daha sağlıklı veriler sunmanızı sağlayacaktır.





2. "Çok şımarık bir köpeğim var!"

Bu, ilk cümleyle kesinlikle paralel yapıda ve paralel bir algıya sahip olsa da, şifre çözücülerimiz, bunun "köpeğim sürekli temas etmek istiyor, misafir geldiğinde yerinde durmuyor, herkes sürekli onunla ilgilensin istiyor, ilgi göremez ya da istediği olmazsa havlıyor, çiş yapıyor, eşya kaçırıyor ya da parçalıyor" vb. ifadeleri karşılamak üzere kullanıldığı sinyalini veriyor. Siz yine de en iyisi, köpeğiniz ne yapıyorsa "şımarık" ifadesinden ziyade, daha somut olarak bizlerden değiştirmek üzere çalışma yapılmasını istediğiniz istenmeyen davranışları belirtin.










3. "Çok fazla bir şey istemiyorum..."

Kesinlikle benim favorim bu üçüncü cümle. Genellikle "çok fazla bir beklentim yok" ile başlayıp "Gel dediğimde gelsin, git dediğimde gitsin, otur dediğimde otursun, kalk dediğimde kalsın, kapıdaki herkese havlamasın ama tipini beğenmediklerime havlasın, ısır dediğimde ısırsın, bırak dediğimde bıraksın, yolda tasmasız gezdirebileyim, ben alışveriş yaparken marketin önünde sessizce beni beklesin, agresif olmasın ama gerektiğinde beni ve ailemi korusun..." gibi pek çok istekle devam eden cümledir bu. Bizim algımız bu baştaki cümleyi duyduğu noktada şuna işaret eder, "arayan kişi az paraya çok iş isteyecek". Dolayısıyla istediklerinizin az ya da çok olduğuna bırakın eğitmeniniz karar versin. Siz isteklerinizi sıralayın, bizler nelerin gerçekleştirilebilir beklentiler olduğunu sizlere anlatalım.




4. "Full eğitim ne kadar?"


İşte pırlanta cümlelerden biri de şüphesiz bu. Mesleğimin ilk 3-5 yılında "full eğitim" tabirinin soyut bir kavram olduğunu anlatmaya çabalıyordum ama, bir süre sonra zaman kazanabilmek adına "sanırım temel itaat, ileri itaat ve koruma" demek istiyorsunuz diye yol göstermeye çalıştım. Evet bildiniz, full eğitim diye bir şey yok. Olmaz, olamaz. Bu cümleyi sarf ederken çocuğunuzun hem doktor, hem mühendis, hem avukat, hem çiftçi, hem polis, hem hem hem... olmasını istediğinizi aklınızdan çıkarmayın. Çünkü köpek eğitiminde de branşlar var. Koruma bile kendi içinde branşlara ayrılıyor. Size daha da kötü bir haber vereyim, her köpeğin her eğitime yatkınlığı yok. 




5. "Köpeğimi eğitime vermek istiyorum, fiyat bilgisi alacaktım?"

Ve sıra geldi beş numaraya! Öncelikle bizler, hizmet sektöründe görev yapmaktayız. Mal satmıyoruz, dolayısıyla fiyat yerine "ücret" demek daha doğru olacak ama, daha da önemlisi, köpeğinizin hangi konuda eğitime ihtiyacı var? Öncelikle bunu somutlayalım beraberce. Çünkü az önce de birkaç kez tekrarladığım gibi, herkesin eğitimden beklentisi ve ihtiyacı farklı oluyor. Dolayısıyla da bu, ücrete etki ediyor.




6. "Köpeğim gel, otur gibi komutları biliyor, ileri itaate göndermek istiyorum..."
Genellikle bu cümle, az şey bilip terminoloji kullanmaktan kaçınmayan bir insan algısı yaratmaktan öte bir şey ifade etmiyor eğitmen için. Bu cümleyi kullanan kişi, genellikle az sonra "Tasmalı bir türlü yürümüyor, çok çekiştiriyor, dışarda hiçbir dediğimi yapmıyor, herkesin üstüne atlıyor, her köpeğe havlıyor..." gibi aslında temel ya da tasmalı itaatin içerisinde yer alan bazı konulara da dikkat çeker. 



7. "Köpeğim tasmayı çok çekiştiriyor, o yüzden tasmasız gezdirmek istiyorum."
Evet, en sevdiğim ikinci de bu! "Çocuğum yürümeyi bir türlü öğrenemedi, bu nedenle pilot olsun istiyorum" demek gibi bir şey bu. Hayvanlarla ilgili yasaları hatırlatmak ve öğretmek tabii ki biz eğitmenlerin misyonu olsa da, köpeğinizin ilgisi kayıştayken bile sizde değilse, kayış açıldığında kim bilir nasıl bir kargaşaya götürecektir ortamı, inanın hiç merak etmiyoruz. Bu nedenle her şeyi, sırasıyla öğretmek en doğrusu. Unutmayın, kayışta düzgün yürüyen bir köpeğin size yükü olmamalı.





8. "Sadece koruma eğitimi istiyorum. İtaat etmese de olur."

Dünyadaki bütün eğitim programlarında, sadece hayvan için olanlarında değil, "önkoşul" denen bir kavram vardır. Okuma yazma öğrenmemiş birinin cerrah olması durumunda kendinizi onun ameliyat masasına bırakırken ne kadar huzurluysanız, bizlerden de bunu istediğinizde o kadar huzurlu oluruz. 




9. "Pahalı değil mi?"
İşte favori üçüncü cümlem. Pahalı mı? Bilmiyoruz ki. Bize göre o olmalıymış verdiğimiz hizmetin karşılığı ki onu istemişiz ücret olarak. Pahalı olduğunu düşünsek söylemezdik. Ha belki de pahalı bir şey istemişsinizdir, o yüzden biraz pahalıdır gerçekten. Mesela birçok insana göre bir Ferrari pahalı, kimine göre inanın değil. Gerçekten inanması güç ama, bazı insanlara göre Ferrari pahalı değil. Bazılarımıza göre bir tabak yemeğe 10 lira vermek pahalı, bazılarımıza göre bir restaurantta 5000 lira hesap ödemek pahalı değil. Evet, siz de haklısınız, bir meslek odamız, birliğimiz olmadığı için ücretlendirmelerde bir standardızasyonumuz yok. Maalesef hizmette de bir standardizasyonumuz yok.  Bu cümleyi kullanmanız bizim için tamamen havada kalıyor, alacağınız hizmete de, kimden alacağınıza da, bütçenize de siz karar verebilirsiniz, bizim, sizin bütçeniz ile ilgili bir yargıya varmamız biraz abes kaçacaktır, bu nedenle bu soruya verebilecek pek de bir cevabımız olmuyor. 




10. "Köpeğim söz dinlesin istiyorum."
Hepimiz dünyada barış olsun, açlık olmasın, herkes sevgi dolu, rahat rahat yaşasın istiyoruz. Bilmiyorum, belki de hepimiz bunu istemiyoruz. Ama biz en azından şunu biliyoruz, bazı konularda emek sarf etmeden yol kat etmemiz mümkün değil. Köpeğinizin hangi sözleri, hangi koşullarda, nasıl dinlemesini istiyorsanız ilk önce onları belirlemeli, ondan sonra bunları nasıl sağlayacağınızı öğrenmeli, sonra da pratik olarak bunları çalışmalısınız. Biz eğitmenler ikinciyi size öğretir, yani nasıl öğreteceğinizi öğretir, nasıl pratik yapacağınızı gösterir, biraz da köpeğe ilk etapta bunları pratik yaptırırız. Bizim elimizden gelen budur, sonrasında top sizdedir. Köpeğinizle beraber, sevgi dolu ve huzurlu bir yaşam istiyorsanız, onun eğitimine emek harcamak zorundasınızdır.

7 Ekim 2015 Çarşamba

Köpekler Üşür mü?


Ekim ayı geldi... Sıcak yaz günlerini geride bıraktığımız bu günlerde (hep bu klişe cümleyi kullanmak istemiştim), sıkça karşılaşmaya başlayacağımız "köpekler üşür mü?" sorusunun cevabını vermeye çalışırken, eksik bilgileri tamamlamaya ve yanlış bilinenleri düzeltmeye çalışacağım.

Soru: Köpekler Üşür mü?
Cevap: Öncelikle "üşümek" nedir? Üşümek sözcüğünden herkesin anladığı bir mi? Biraz bunları açıklamak gerekiyor. Üşümek, oldukça subjektif bir kavram. Kendimizden yola çıkarsak, bir arkadaşımız Ağustos ayında "üşüyorum" diyebilirken bir diğer arkadaşımız Ocak ayında herkes tir tir titrerken gömlekle geziyor olabilir. O halde bu arkadaşlarımızdan birini referans noktası olarak ele alıp "İNSANLAR ÜŞÜR MÜ?" sorusunu sorarsak, oldukça subjektif değerlendirmiş oluruz bu durumu... Hem bütün bunların yanında "Ben üşümüyorum kiiiii" diyerek karda kışta sokaktan alamadığımız nice çocuğumuz, gencimiz birkaç gün içinde ateşler içinde yatağa düşmemiş midir?

Yok, ben illa "üşümek" kavramı üzerinden gitmek istiyorum derseniz, bir köpeğe üşüyüp üşümediğini soramayacağımıza göre, ancak davranışlarından bunu yorumlayabildiğimizi söyleyebilirim. Örneğin üşüyen bir köpek yatarken ısısını korumaya eğilimlidir. Burnunu arka bacaklarının arasına alarak uyur. Üşüyen bir köpek, tıpkı biz insanlar gibi titrer. Üşüyen bir köpek, soğuk havada dolaşmak istemeyebilir.

Geçtiğimiz kış, aynı ırktan, aynı yaş grubundan, benzer kondisyonlara sahip, aynı beslenen iki köpeğimizi ele aldığımızda, kimisinin havalar soğumaya başladığında ısısını korumaya yönelik davrandığını (yani üşüdüğünü) bir diğerinin ise ısısını korumadığını gözlemledik. Üşüyen köpeğimiz yağmurda kardeşiyle oynamak yerine yatağında yatmayı, yatarken hep ısısını korumaya yöneldi. Mama tüketimini diğer kardeşine oranla ciddi anlamda artırdı. Üşümeyen, üşümediğini düşünen haşere kardeşi ise kış boyunca sürekli kilo kaybetti. Müdahalelerimiz olmasaydı muhtemelen bağışıklık sistemi düşerek hasta olacaktı.

Bununla beraber, evde yaşayan köpeklerimizden biri, yaz aylarında bile halının üstünde yatmayı tercih etse de, diğeri kışın belli bir sıcaklığın altına inene dek seramik zemini tercih etti.

O halde köpekler üşür mü? Sorusunun cevabı, köpekten köpeğe sıcaklık değişse de, her sıcak kanlı memeli gibi nihayetinde her köpeğin de üşüyeceğidir. Yaz yiğidi arkadaşımıza bakıp insanlar üşümez diyemeyeceğimiz gibi, soğuk tolerasyonu yüksek bir köpeği örnek gösterip köpekler üşümez demek düpedüz aptallık olacaktır. Yani köpekler üşür!

Aslında bunun üstüne daha yazıp çizmeye gerek var mı bilmiyorum ama, biraz da köpeklerin soğuğa karşı nasıl dayanıklı olduklarını, ırksal, yaşsal farklılıkları, beslenmeyi ele alalım. Ama bunu yaparken, biraz sıkça karşılaştığımız cümlelere değinelim.

"İyi beslenen köpek üşümez!"



Fotoğraftaki kızak yarışçısı, tamamen köpeklerinin mama maliyetini düşürmek için bu kulübeleri yaptırmış olamayacağına göre, bu işte bir yanlışlık var.

Duyduğum en acayip tümevarım cümlesi. Şimdi biri, bu arkadaşa demiş ki, kışın köpeğini iyi beslersen köpeğin üşümez. Bunu söyleyeni bir kazan yemekle beraber -70 derecelik bir soğuk hava deposuna üstelik -40'a kadar dayanıklı bir kayak kıyafetiyle bırakmak isterdim. Bol bol beslenip üşümemeyi başarsın diye.



Evet, beslenme soğuk tolerasyonu için önemli bir etken. Niye? Çünkü vücudumuz kendi ısısını korumaya çalışırken enerji harcıyor. Köpeklerinki de aynen öyle yapıyor. Dolayısıyla yeterli enerjiyi alamayan köpeğin soğuk tolerasyonu daha hızlı düşecek ve hipotermi riski yükselecektir.

Hareket eden köpek üşümez!


Bir hurafe daha. Biri şu fotoğraftaki arkadaşı lütfen buna ikna etsin, sonra bizleri de ikna edebilir belki.

Elbette hareket esnasında soğuğun önemi, duran bir köpeğe göre kat be kat daha azdır. Ancak bu demek değil ki vücut, sıcaklığını korumak için enerji harcamayı bıraktı. Öyle bir şey yok.

Köpeğin vücudu, hareket etse dahi vücut ısısını korumak için ekstra enerji harcamaya devam ediyor. Ancak durduğunda, vücut sıcaklığı zaten düştüğü için, ısınmak için daha çok enerji harcıyor.



Husky, Malamut vb. köpekler üşümez!


Üstteki fotoğrafa iyi bakın.

Köpeklerin ayaklarında kar botları göreceksiniz. İsterseniz buraya tıklayarak detaylı bilgi de alabilirsiniz tabii ama özetle, soğuk iklimlere daha dayanıklı bu köpekler bile belli bir sıcaklığın altında soğuğu tolere edemeyebilirler.

Yani, bu köpeklerin soğuk tolerasyonu daha yüksek olsa bile onlar da pekala üşürler.

Sonuç itibariyle, köpekler de tüm sıcak kanlı memeliler gibi üşüyen canlılardır. Ancak daha önemlisi, soğuğu tolere etme seviyeleri. Yani bir köpeğin hangi sıcaklığa kadar soğuğu tolere edip etmemesidir asıl sorulması gereken soru.

Burada önemli olan etkenler köpeğin ırkı, yaşı, beslenmesi, kürk özellikleri ve metabolizmasıdır. Örneğin 8 haftadan küçük köpekler soğuk tolerasyonu çok düşük canlılardır.

Peki köpeğimiz için havanın soğuk olduğunu nasıl anlarız?


Eğer köpeğimiz uyurken kıvrılarak yatıyorsa (yukarıdaki fotoğraf) hava onun için çok soğuk demektir.

Eğer köpeğimiz kış aylarında kilo kaybetmeye başlamışsa vücut ısısını korumak için harcadığı enerji, aldığı enerjiden daha düşük demektir.

Eğer köpeğimiz titriyorsa, ya da dışarıda daha az zaman geçirmek istiyorsa üşüyor demektir.

Ve hava sıcaklığı sıfırın altına indiğinde, mutlaka köpeklerin kuru, ısıyı koruyan bir yerlerde uyumaları gerekmektedir.

Artık, askerde karda uyuyan kangalları biraz kenarda bırakalım. Onlar, ne olursa olsun soğuğa karşı dayanıksız kardeşlerini seleksiyona kurban vermiş, hayatta kalmayı başarmış güçlü köpeklerdi. Onlar ne olursa olsun yemekhanenin protein, karbonhidrat ve yağca zengin artık yemekleriyle beslenen kondisyonu iyi köpeklerdi.

Kışın yaklaştığı şu günlerde hem kendi köpeklerimizi hem de sokaktaki hayvanları soğuğa karşı koruyalım. Gerekiyorsa kışlık kıyafetlerini giydirelim. Kışın iyi beslenmelerine ve soğuktan etkilenmeyecekleri kuru yerlerde uyumalarına özen gösterelim.



Köpek Eğitmeni
Oktay GÜLSAÇAN
İzmir - 2015

28 Mayıs 2015 Perşembe

Köpeklerin İhtiyaçlar Hiyerarşisi

Eğitimle ya da psikolojiyle biraz ilgilenmiş herkes Abraham Maslow'un "İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı"nı duymuştur. İlgi alanınızın dışındaysa, kısaca özetlemek gerekebilir. Maslow, insan ihtiyaçlarını beş temel kategoride incelemiş ve her bir kategoriyi bir piramidin basamağı gibi hiyerarşik olarak sınıflandırmıştır.

Bu şekilde ortaya çıkan piramide Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidi denir ve Maslow'a göre insan bir alttaki basamaktaki ihtiyaçlarını karşılamadan, bir sonraki basamağa geçemez.

Maslow her ne kadar insan psikolojisinin diğer hayvanlardan farklı olduğunu düşünmüş olsa da, bugün ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramı, çeşitli yönleriyle insanlar için tartışılır hale gelmiş durumda. Örneğin en alt basamaktaki ihtiyaçlarını karşılayamamış işsiz ve aç bir insanın yolda bulduğu bir çanta dolusu para, onun tüm fizyolojik gereksinimlerini karşılayacak olsa da, kendisinin çantayı sahibine ilettiği bir durumda bahse konu kişi, alt basamakları es geçip 4. basamaktaki ihtiyacını karşılamaya yönelmiş gibi görünüyor ve bu da Maslow'un teorisi için bir zaaf gibi görünmekte. Oysa içgüdülerin daha saf var olduğu hayvanlarda, basamakların yerlerinin değiştiğini gözlemleyeceğimiz örnekler daha az sayıdadır. Yine de genel çerçeve olarak Maslow'un kuramı kabul gören bir kuram olarak psikoloji biliminde yerini bulmuştur.

Şimdi bizler ana konumuz olan köpeğe dönersek, kalça ekleminde bir problem olan ve eklemin hareketiyle ağrı çeken bir köpeğe "otur" komutunu öğretmeye çalışmak, hem akıntıya karşı kürek çekmek olacak hem de köpeğimizin "otur" komutu ile kalçasındaki ağrıyı bağdaştırmasına neden olacaktır. Aynı şekilde ortamdaki bir durum nedeniyle kendini güvende hissetmeyen bir köpeğin neşe içinde attığımız topu getirmesi de imkansızlaşacaktır. Dolayısıyla Maslow'un bu teorisinden faydalanırsak, köpek eğitirken yanlış adımlar atmaktan da kendimizi koruyabiliriz.

Şimdi, Maslow'un insan için belirlediği ihtiyaçlar hiyerarşisini köpeğe uyarlayacak olursak:

1. FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER

Bu basamaktaki ihtiyaçlar, köpeğimizin fiziksel olarak rahat bir yaşam sürmesi ve gelişmesi için ihtiyaç duyduğu gereksinimlerdir.

- Kaliteli Besin Maddeleri
- Taze ve Temiz Su
- Temiz Hava
- Uygun Hava Sıcaklığı (Yetişkinler için ortalama 20-21 C)
- Yeterli Uyku (Ortalama günde 12-18 saat)
- Uygun yuva ve yatak
- Düzenli Veteriner kontrolleri ve önleyici hekimlik hizmetleri
- Düzenli Egzersiz ve Hareketler
- Hareket Kabiliyetini Engellemeyen Yeterli Alanlar

olarak örneklendirilebilir.

2. GÜVENLİK

Bir köpeğin kendini güvende hissetmesi için gereksinimleri şu şekilde sıralayabiliriz:

- Düzenli Beslenme (Yeterli miktarlarda ve programlı beslenme, sürekli temiz ve taze su)
- Sosyal İletişim
- Irk standardına uygun bir gelişim
- Fiziksel cezalardan ve sert muamelelerden arındırılmış bir ortam
- Algılanan tehdit ve tehlikelerden korunma
- Korku, panik, savunma, agresyon gibi davranışları ortaya çıkaracak etkenlerden arındırılmış bir ortam
- Gelişim süreçleri için gerekli yetenekleri öğrenme
- Köpeklerinin vücut dilini bilen sahipler




3. SEVGİ ve AİDİYET

Köpekler sürü canlılarıdır ve kendilerinin bir topluluğa ait olmasına ihtiyaç duyarlar. Peki bir köpeğin sevgi ve aidiyet ihtiyacını karşılayacak gereksinimler nelerdir?

- Eğlenceli aktiviteler, yürüyüş ve oyunlar
- Pozitif Eğitim
- İnsanlar ve ailesiyle karşılıklı keyif verici temas, okşanma
- Öğrenilmiş sevgi ve onaylanma sözcükleri (Aferin, güzel oğlum/kızım vb)
- Karşılıklı güven ve inanç







4. SAYGI

Maslow, bu basamakta özsaygı, başkalarına saygı, güven ve başarılı hissetme gibi duyguları kategorize etmiştir. İnsanla birlikte ortak bir yaşam sürdüren köpeğinizin de kendine ve size saygısı önemlidir. Bu saygı, pozitif metotlarla öğrettiğiniz yaşam kurallarıyla sağlanabilir.

- Kritik sosyalizasyon periyotlarına uygun sosyalleştirilmiş yavru.
- Ömrü boyunca pekiştirilen ve ödüllendirilen doğru davranışlar.
- Düzenli zihinsel uyarılma, sıkıcılaşmayan bir yaşam.
- Kazanılmış başarıları ve mutlulukları beraber kutlama.
- Sürekli gelişim, öğrenme ve başarılı eğitimler.

5. KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME

Maslow, bir kişi ne olabiliyorsa onu olmalıdır demiştir. Burada, üstteki tüm gereksinimlerin karşılanması durumunda bile, kişi bireysel olarak uygun olduğu şeyi yapmıyorsa, kendini gerçekleştiremeyeceği, mutlu olamayacağı söylenmektedir. Bu insanlar için olduğu kadar, köpekler için de geçerlidir. Her köpeğin sürüde kendisine uygun bir yeri, görevi vardır. Bundan dolayı yıllardır iş köpeği sınıfındaki köpeklerin mutlaka ırklarına ve karakterlerine uygun eğitimleri alması gerektiğini savunuyoruz. Bu sayede köpek, kendini olması gerektiği yerde hissedebilir ve kendini gerçekleştirebilir.

Unutmayın ki, Maslow'a göre, alt basamaktaki ihtiyaçlar karşılanmadan, üst basamak karşılanamaz.

Uzun bir aradan sonra hepinize köpekleriyle birlikte mutlu bir yaşam dilerim.

24 Ekim 2013 Perşembe

Köpek Eğitimi Kaynakları 1

Bu zamana dek köpek eğitimi üzerine başlangıç ve orta seviyedeki köpek sahiplerine faydalı olacağını umduğum pek çok yazı kaleme aldım. Köpek eğitim yöntemlerinden köpek eğitmeni bulmaya, eğitim presniplerimden köpek eğitiminde kullanılan temel teorilere kadar pek çok yazımı sizlerle paylaştım. Bugünden itibaren sizlerle kaynak arşivimden okumanızın yararlı olacağına inandığım bazı eserleri paylaşmaya başlıyorum. 

Kaynakların bir kısmı ilk kez köpek sahipleneceklere hitap ederken, bir kısmı da köpek eğitmeni olmak isteyenlere ya da meslektaşlarıma yönelik olacak.

Maalesef köpek eğitimi üzerine Türkçe kaynak sıkıntısı olduğundan, pek çok kaynağın İngilizce olduğunu belirtmekte fayda var. Bu alanda pek çok kaynak olduğundan, zaman içerisinde elbette kaynakları yeni yazılarımda tanıtmaya devam edeceğim.

İlk bahsetmek istediğim eser, Dr. Ian Dunbar'a ait "Before You Get Your Puppy". Bugüne dek ilk kez köpek sahibi olacaklara hep, köpeğiniz eve girmeden önce köpek eğitimi hakkında bilgi sahibi olmalısınız, tavsiyesinde bulundum. Bu eserde de köpek sahibi olmadan önce edinmeniz gereken pek çok önemli bilgi mevcut. Henüz köpek sahibi olmayan hayvanseverler mutlaka edinmeli ve okumalı.

Yavrunuzu kardeşleri arasından seçmekten tutun, onun 5 aylık oluncaya dek geçireceği kritik evrelere dek çok önemli bilgiler içeren kaynağı buraya tıklayarak ücretsiz okuyabilirsiniz


Yeni köpek sahibi olanlara önereceğim ikinci kitap yine Ian Dunbar'dan. İlk kitabın devamı niteliği taşıyan "After You Get Your Puppy"de bu kez köpeğimizin kritik son 3 döneminden başlayarak insanlarla sosyalleştirilmesi gibi çok önemli bilgilere yer veriliyor.

"After You Get Your Puppy"yi de yine buraya tıklayıp Ian Dunbar'ın sitesine sadece üye olarak ücretsiz indirip pdf formatında okuyabilirsiniz.

Bu yazımda okumanızı kesinlikle önereceğim üçüncü kitap ise Mary Burch'a ait "How Dogs Learn". Köpek eğitiminde edimsel koşullanmanın önemi tartışılmaz. Kitapta da köpek eğitiminin temellerinden olan bu kuram detaylıca ve pratik uygulamalarla okura anlatılmış. 

Dahası sık karşılaşılan kimi sorunların da çözümü için yol gösterici nitelikte olan "How Dogs Learn", hem kendi köpeğini eğitmek isteyen hayvanseverlere hem de eğitmen olmak isteyen genç arkadaşlara başucu kitabı olabilecek bir eser. 



Köpekler bizimle iletişim kurarken, birbirleri ile temasa geçtiklerinde ya da kendi hallerindeyken beden dilleriyle bir şeyler anlatırlar. Belki konuşmazlar ama vücut dilleriyle, kendilerini konuşmaktan daha iyi ifade ederler. Dolayısıyla köpek eğitirken ya da köpekle yaşarken onun vücuduyla neler anlattığını, neler hissettiğini anlamak çok büyük önem taşır.

Bugün bahsedeceğim son ve çok keyifli eser de bu anlamda bir kaynak niteliği taşıyor. Brenda Aloff'a ait "Canine Body Language" adlı eserde, köpeklerin beden dili çizim ve fotoğraflarla anlatılmış.


İlk yazı için 4 kitap sanırım başlangıç aşamasında yeterli olacaktır. Daha sonra fırsat buldukça yeni yazılarımda yeni eserler tavsiye edeceğim. Keyifli okumalar...

Oktay GÜLSAÇAN
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2013



18 Ağustos 2013 Pazar

Premack İlkesi ve Köpek Eğitiminde Kullanımı

Köpek eğitiminde sahiplerin en çok dile getirdikleri yakınmaların başında “Komutu biliyor; ancak yapmıyor.” gelir. Köpek, her zaman sahibinin dediğinin aksine komutu tam olarak bilmiyor ya da çevresel faktörlere adapte edilmemiş olsa da bazı durumlarda bu yakınmada gerçeklik payı vardır. Sorun bu olsun ya da olmasın, Premack ilkesi, köpek eğitiminin temellerinden biridir ve pek çok yerde kullanılabilir çünkü köpeğin davranışlarını belirlenmiş bir yönde değiştirmenizde size yardımcı olacak bir tekniktir.

Premack’a göre, belirli bir anda, organizmanın yapmayı istediği davranışların hiyerarşik bir sıralaması vardır ve bu hiyerarşinin en üstünde, bütün olanaklar sağlandığında organizmanın doğal olarak yapacağı ilk faaliyet yer alır. Diğer faaliyetlerin ortaya çıkma olasılığı hiyerarşideki yerine bağlı olarak azalır.

Bu hiyerarşi içinde yer alan her davranış, kendinden üst bir faaliyet tarafından pekiştirilebilir ve kendinden daha alt düzeylerdeki faaliyetler için bir pekiştireç rolü oynar. Bu ikinci ifade Premack ilkesi olarak bilinir. (Cüceloğlu,1997,157)

Bu ilkeye göre organizmaya hiyerarşinin alt sıralarında yer alan bir davranışı yaptırmak için üst sıralarda yer alan bir ihtiyaç, pekiştireç olarak kullanlır ve bireyin en çok hoşlandığı ve tercih ettiği davranış, hoşlanmadığı ve tercih etmediği diğer bir davranışla koşullandırılır. Yani gerçekleşme olasılığı yüksek olan davranışlar, gerçekleşme olasılığı düşük olan davranışları kazandırmak amacıyla kullanılır.

Basit bir örnekle açıklayacak olursak, köpeğimiz “yerine” komutunu biliyor ancak uygulamak istemiyor. Aynı köpeğimiz preslenmiş kemiklere ise bayılıyor. Biz ise yerine geçtiğinde, onu preslenmiş kemikle ödüllendiriyoruz. Böylece yerindeyken, kemik kemireceğini öğrenen köpeğin, “yerine” komutunu uygulama sıklığı artıyor.

Burada önemli olan nokta, Premack ilkesinin kullanılabilmesi, köpeğin hangi faaliyetlerden daha çok hoşlandığını tespit edebilmemize bağlıdır. Bu teknikten yararlanmadan önce, onun yapmaktan hoşlandığı ve hoşlanmadığı davranışların hiyerarşik listesini oluşturmak zorundayız.

Bu ilkenin en büyük avantajlarından biri, hem köpeğin hem de sahibin istediğine ulaşmasıdır.

Açıklığa kavuşması istenen şey, köpeğin davranışı ödüllendirilmeye karar verilmişse, önce onun neyi ödül olarak algıladığını bilmenin gerektiğidir. Köpeğimizi iyi tanımalı ve keyif aldığı davranışların hiyerarşisini iyi belirlemeli, neyi ödül olarak algılayacağını tespit edebilmeliyiz
.


“Psikologlar pekiştirme miktarının öğrenme miktarının hızını etkileyeceğini düşünmüşler. Köpeğin yeni bir davranış öğrenmesini isteyen kişi ona önemli göreceği bir miktarda ödül vermelidir. Köpeğin kedi kovalamaktan vazgeçmesine altenatif olarak ödül bisküvisi vermeye niyetlenen" kişi, büyük bir olasılıkla, köpeğe iyi bir ödül ortamı yaratmamaktadır.



Premack İlkesi Kullanarak Köpeğimize “Gel” Komutunu Öğretmek

Temel düzeyde köpeğini eğitmeye çalışan bir köpek sahibi için Premack ilkesinin basit kullanımlarından biri “Gel” komutunun öğretilmesidir.

1. Köpeğinizi 8-10 metrelik bir kayışla bağlayın ve köpeğinizi yanınızda tutun.
2. En sevdiği oyuncaklardan birini köpeğinizin göreceği şekilde 10-12 metre uzağa atın.
3. Köpeğiniz heyecanla oyuncağa gidecektir ve muhtemelen bu esnada vereceğiniz “Gel” komutuna itaat etmeyecektir. Bu nedenle onu oyuncağa ulaşmasına az bir miktar kala kayışla durdurun ve oyuncağına ulaşmasına izin vermeyin.
4. Daha sonra köpeğinize “Gel” komutu vererek birkaç adım geri çekin.
5. Köpeğiniz size döndüğünde ise onu heyecanla sevin ve oyuncağına gitmesine izin verin.

Böylece Premack ilkesini kullanarak köpeğinizin çok istediği oyuncağa ulaşması için önce sizin “gel” komutunuza uyması gerektiğini öğretebilirsiniz. Başlangıç için kayış kullanmanız zorunludur, zamanla köpeğiniz sesli komutunuza itaat etmeyi öğrenecektir.

Premack İlkesi Kullanarak Odaklama Çalışmak

Orta düzeyde köpeğini eğitmeye çalışan bir köpek sahibi, referans noktasının kendisi olmasını ister ve köpeğin bir hareketi sergilemeden önce kendisine bakmasını, odaklanmasını ister. Bunun için:

1. Köpeğinizi 8-10 metrelik bir kayışla bağlayın ve yanınıza yedekleyin.
2. En sevdiği oyuncaklardan birini 7-8 metre uzağa atın.
3. Köpeğiniz yanınızdan ayrılmak isterse buna izin vermeyin. Bu esnada hiçbir komut vermeyin.
4. Köpek, inatla çekmeyi sürdürecektir ancak yerinizden kıpırdamayın.
5. Bir süre çeken köpek (eğer sizi yoracak düzeyde zorluyorsa küçük bir “pişt” sesi kullanabilirsiniz ancak ilerleyen egzersizlerde yapmamaya özen gösterin.) size baktığında “Git” diyerek gitmesine izin verin. Eğer köpeğiniz gitmezse bir adım atarak teşvik edin. Oyuncağı aldığında ise aferin diyerek heyecanla oynayın.
6. Size bakma süresini her seferinde uzatın ve oyuncağı attığınızda 3-4 dakika boyunca sizi referans alan bir köpeğiniz olana dek egzersizi sürdürün.

Premack İlkesi Kullanarak İtaat Çalışmak

İleri düzeyde bir eğitim istiyorsanız (elbette köpeğinizin belli bir seviyede olması gerekiyor) Premack ilkesinden faydalanarak köpeğinize pek çok komutu yaptırabilirsiniz.

1. Köpeğinizi 3-4 metrelik bir kayışla bağlayın ve yanınıza yedekleyin.
2. Çok sevdiği bir yiyeceği ya da oyuncağı belli bir mesafeye, onun görebileceği şekilde yerleştirin.
3. Daha sonra “Otur”, “Gel”, “Yat”, “Dur”, “Takip” gibi bildiği pek çok komutu yapmasını isteyin.

4. Yeterli gördüğünüz noktada köpeğinizin yiyeceği veya oyuncağı alması için kayışını bırakın.
5. Burada önemli olan nokta, köpeği çok zorlamadan her gün istenenleri zorlaştırmaktır.
6. Belli bir düzeye geldiğinizde kayışsız çalışabilirsiniz.

Premack ilkesini at-getir oynamakta, köpeğinizin sizi karşılarken üstünüze atlamasını engellemek için, yemeğine atlamamasını öğretirken vb. yaratıcılığınızı kullanabildiğiniz her yerde uygulayabilirsiniz.

Aşağıdaki videoda Premack ilkesiyle çalışılan oldukça inatçı bir Staffordshire Terrier görüyoruz. 2-3 dakikalık videoda 15 dakika içinde köpeğin nasıl değiştiğini gözlemleyebilirsiniz.


Premack İlkesi Uygulanırken Dikkat Etmeniz Gerekenler

1. Köpek tarafından zorlanmadan yapılan davranışlar belirlenmelidir. Şayet köpeğiniz istediğinizi her koşulda yapmayı reddediyor ise bunun nedenlerini araştırmalısınız.

2. İstenilen davranış yapıldığında ödül derhal verilmelidir. Ödüllendirmede aksama ve tereddüt egzersizleri başarısız kılar.

3. Ödüller somut şeylerden daha çok eylem içerikli olmalıdır. Ödül bisküvileri yerine oyun oynamasına, koşmasına izin vermek gibi.


Köpeğinizle beraber iyi haftalar dilerim.
Oktay GÜLSAÇAN
Köpek Eğitmeni
İzmir - 2013

18 Şubat 2013 Pazartesi

Referanslarımız

Yeni Konseptle çalışmaya başladığımız günden beri burada misafir ettiğimiz köpeklerimizin kaydını tutmaya da başladık. Sahip eğitimi metoduyla çalıştığımız köpeklerin kaydını ise henüz tutmaya başlamadık. Belki yakında onları da eklemeye başlarız.

Misafirlerimize dönem dönem bakmak için aşağıdaki listeden seçiniz.

2012 Haziran - 2012 Aralık Dönemi Misafirlerimiz

2013 Birinci Dönem Misafirlerimiz


7 Eylül 2012 Cuma

Köpek Eğitiminde Yeni Dönem, Yeni Konsept

Bir önceki yazımda Vesta'nın 6. yaşı için bir sürprizim olduğundan söz etmiş ve 5500 metrekarelik bahçemizi ve Butik Otelimizi bu doğrultuda köpeklerimize armağan ettiğimizi duyurmuştum. Bugün, yeni dönemde yeni bir konseptle köpek, sahip eğitiminde ve rehabilitasyonda tüm gücümüzle hizmet vermeye devam ettiğimizi müjdelemek istiyorum.

Neden Yeni Konsept?
Bildiğiniz üzere yıllardır, köpek sahibinin yeterli teorik ve pratik bilgiye sahip olması sağlanmadan verilen köpek eğitiminin ya da çiftlik tarzı diye bilinen eğitim metodunun aksayan yönleri olduğunu savundum ve bu nedenle yerinde, sahibiyle eğitim anlayışını sürdürdüm.  Haftalık, 15 günlük, aylık periyodlarla köpek sahiplerini ziyaret ederek ya da onların beni ziyaret etmesini isteyerek kendi köpeklerini eğitmeleri, sorunlarını çözmeleri için onlara profesyonel destek verdim. Bir süre önce ise bu eğitim metoduna uyamayan hayvan sahiplerimin de beklentilerini karşılayabilmek amacıyla yeni bir konsept geliştirmeye, uyarlamaya başladım.

Pek çok köpek sahibi, Vesta Eğitim'i bir köpek çiftliği olarak düşündü ve pek çok köpek sahibine çalışma yöntemimde köpekleri buraya almak taraftarı olmadığımı açıkladım. Sahip eğitimi programı, hep anlattığım üzere, köpek sahiplerine köpekleriyle her gün en az 1 saat ciddi çalışma şartı getiren uzun soluklu bir eğitim metodu.

Bazı durumlarda köpek ve sahibinin ilişkisi çok ciddi zedelenmiş, onarması ve bazen yeniden inşa edilmesi zaman alan bir hale gelmiş oluyor. Bu durumda köpek sahibinin gereken sabrı göstermesi (bilhassa davranış bozukluklarında) onun için ciddi bir yük oluyor. Bazı durumlarda ise köpek sahibi istekli olsa dahi koşulları müsait olmuyor.

Bu nedenle Vesta'nın 6. yaşında yeni konseptimizi hayata geçirmeye karar verdim.


1 Haziran 2012 Cuma

Köpek Eğitiminde 3 Ana Kural: Ders 2

Merhabalar,

Geçtiğimiz haftalarda köpek eğitiminde dikkatinizi çekmek istediğim 3 temel noktadan ilkine değinmiş ve köpek eğitiminin bir ekip sporu olduğunu dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım. Okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim. Bu hafta ise ikinci kuralıma geçeceğim.

2. Siz Neye İzin Veriyorsanız Köpeğiniz Onu Yapıyor:

Köpekler insanlar kadar karmaşık ihtiyaçları olan canlılar değillerdir. Fiziksel ihtiyaçlarını (yemek yemek, egzersiz yapmak, dinlenmek, tuvalet gibi) bir kenara bırakırsak sürüde (yani ailede) bir konuma sahip olmak, bulundukları konumun gerekliliklerini yerine getirmek isterler. Yavruluk dönemleri sırasında çevreyi ve aileyi tanıyarak sürüde kendilerine bir yer edinirler. Bu noktada her yavrunun farklı bir karakteri olduğunu göz ardı etmemelisiniz. 

Yavru, çevresini ve ailesini tanırken pek çok şeyi içgüdüsel olarak deneyecektir. Bu deneme yanılma metoduyla yavru, içgüdüsel olarak denediği bir davranışın karşılığının ona nasıl döndüğüne göre davranışın devam edip etmemesine karar verir. Evet, köpekler seçim yapabilen canlılardır ve davranışlarını çevreye adapte olarak geliştirirler. Doğuştan gelen dürtülerini "dünya"yı öğrenerek kontrol ederler. Sokak köpeklerine bakın, trafiğe nasıl ayak uydurduklarını hiç düşündünüz mü?

6 Ekim 2011 Perşembe

İleri İtaat Eğitimi

İleri itaat eğitimi (İngilizce adıyla off leash obedience),
Yine hakkında çok konuşulan, ancak pek çok yanlış bilginin ortalıkta kol gezdiği konulardan biridir. İleri itaat eğitimi, köpeğin bir sevk kayışına bağlı olmaksızın temel itaat eğitiminde öğrendiği ve pekiştirdiği komutları, komutlarını alması ve buna birkaç önemli komut daha eklenmesidir.

Şunu unutmamalısınız, temel itaat eğitimi almış bir köpeğin tasmasını açtığınız anda köpek, sahibinin yanından uzaklaşıtığı noktada temel itaat komutlarının uygulanması imkansız hâle gelir, bunun sebebi, köpeğin bu komutları sahibin yanında almaya koşullanmış olmasıdır. İşte bu nedenle ileri itaatin ilk aşaması köpeğin uzak mesafelerde, ne yapıyor olursa olsun yaptığı eylemi bırakıp sahibin yanına gelmesini ya da ona dikkatini vermesidir. İleri itaati; köpeğin, sahibini gerçek anlamda lider olarak benimsemesi olarak tanımlayabiliriz. Ortamda fiziksel bir bağ, kayış olmasa bile köpek liderlik bağıyla sahibine, yani lidere bağlıdır.

Bir köpeğin bilmesi gereken en önemli komut "gel" komutudur. Şayet köpeğiniz yanınızdaysa, onu kontrol edebilirsiniz; değilse ve gelmemekte direniyorsa, köpeğinizin tasmasını açmak sizin için büyük bir problem demektir.

"İleri İtaat Eğitiminden sonra köpeğimi tasmasız gezdirmek istiyorum."


İleri itaat talebiyle bana başvuran nice köpek sahibinin ilk aklından geçen bu oluyor. "Köpeğin kayışını tutarak yürümek bir köpek sahibi için neden yük gibi görünüyor?" sorusunun cevabı, şüphesiz köpeğin tasmadayken olması gerektiği gibi yürümemesidir. İleri itaat eğitimi, köpeğin toplum içinde sevk kayışı olmadan gezmesi için verilen bir eğitim değildir. Bu eğitimi almasının çeşitli sebepleri var elbette, bunlar:


1. Olası durumlarda sevk kayışından serbest bırakıldığı, ya da istem dışı olarak kurtulduğu anlarda kontrol dışına çıkmaması,
2. Koruma, Arama&Kurtarma gibi branş eğitimlerinde hem zorunlu tutulduğu, hem de köpeğin uzaktan komut alabilmesini sağlamak için.

Temelde bu iki sebepten ötürü ileri itaat eğitimi, en azından kısmen her köpeğe verilmelidir. Çünkü hepimiz köpeğimizi sosyalleştirmek için parklara, bahçelere, topluma açık alanlara gidiyor ve köpeğimizin koşup oynaması için tasmasını açmak istiyoruz. Ancak tasması açılan pek çok köpek daha o dakika kontrol dışına çıkıyor. Ancak ileri itaat eğitiminin amaçları arasında, toplum içinde köpeğin tasmasız dolaşması yok. Zira neredeyse dünyadaki tüm ülkelerde, bu zaten kanunlarla yasaklanmış durumda. Ülkemizde de köpeklerin ağızlıklı ve sevk kayışıyla dolaşmaları kanunlarla zorunlu tutulmuş durumda. Köpeğiniz ne kadar eğitimli olursa olsun, onun bir köpek olduğunu ve %100 itaat etmeyeceğini hatırlatmak istiyorum. En yüksek itaat yüzdesi olan köpeklerin bile öğrendiği komutlara itaat etme yüzdeleri %100'ü bulmuyor. Dolayısıyla köpeğinizin bir anlık hatası, ya da sizin bir anlık boş bulunmanız, belki de diğer insanların ve hayvanların köpeği kışkırtacak bir davranışı, hiç istenmeyen şekillerde sonuçlanabilir. Burada kötü senaryolarla gözünüzü korkutmak istemem ama köpekten tedirgin olan biri köpeği istemeden kışkırtacak davranışlarda bulunup daha sonra belinden silahını çekip köpeğinizi vurabilir, köpeğiniz bir an döneminde bir dişi köpeğin kokusuna kapılıp yola atlayabilir... Ya da köpeğiniz siz istemeden birine zarar verebilir. Bu ve bunun gibi pek çok riskten dolayı, köpeği toplum içinde (sokaklarda, kaldırımlarda, kalabalık parklarda) sevk kayışsız gezdirmek pek de akıllıca bir davranış değildir. İleri itaat eğitimi almış köpeğinizin tasmasını açtığınız zaman, komut alabileceği kadar mesafede bir güvenli alan olmalıdır. O güvenli alanda köpeğinizi tasmasız idare edebilmeli, o alanın dışına çıkmasına ise komutla müdahale edebilmelisiniz. Bunun haricinde yine sizin isteminiz dışında sevk kayışından kurtulan köpeği idare edebilmeniz içindir bu eğitim.


Pek tabii bu eğitimin koruma, arama&kurtarma, narkotik, patlayıcı madde gibi özel eğitimler için de zorunlu bir alt yapı olduğunu söylemiştik. Çünkü köpekler genellikle bu işlerini yaptıkları esnada sahiplerinden uzaktadırlar ve bu ciddi işlerin icrası sırasında köpek, uzaktan komut alabilmeli, sahibine itaat etmelidir. Ancak iş bittikten sonra yine köpek sevk kayışına alınır. Bu öncelikle köpeğin can güvenliği için alınması gereken bir tedbir.

Biz genellikle sahip odaklı çalıştığımız için, temel ve ileri itaat eğitimlerini bölerek sahibin ve köpeğin performansına göre eş zamanlı olarak ilerletiyoruz.Ancak sahip "ben köpeğimin tasmasını kesinlikle açmayacağım, açtığım alan da tamamen güvenli, ve bu alanda özgürce koşmasından başka bir beklentim yok" diyorsa sadece temel eğitimi yeterli görüyoruz. Onun dışında, her köpeğin bu alanda da belirli bir aşamaya gelmesini istiyoruz.

Eğer köpek sınav hazırlığı içerisindeyse ve sertifika almak için çalışıyorsa ona göre bir program izliyor, branş sınavlarına hazırlanan bir iş köpeği ise ona göre bir program, ya da ev köpeği ise ona göre bir program izliyoruz. Bu nedenle de bu eğitimin süresi, zorluğu ve öğretilecek komutlar ve bu komutların nizamilikleri değişkenlik gösteriyor. Örneğin Schh sınavına girecek bir köpeğin "yaklaş/yanıma" komutunu yerine getirirken 15 santimlik bir sapma bizim için önemliyken, bir ev köpeğinde bu denli önemli olmayabilir. Hatta sahibi hiç böyle bir komut öğretmek istemeyebilir. Ya da Arama&Kurtarma eğitimlerinde köpeğin sürünerek ilerlemesi bir komut olarak zorunluyken bu sizin için önemsiz ve gereksiz olabilir. İşte bu nedenle de "Şu, şu, şu komutları içerir." diye net bir bilgi vermek yanlıştır. Ancak genel olarak, sevk kayışsız yapılan tüm itaat komutları bu kapsamda yer alır. Günlük kullanım için olmasını tavsiye ettiğimiz komutlar ise şöyle:

- Gel: Köpeğin, o an ne yapıyorsa bırakıp, sahibinin yanına gelip, tam karşısında oturarak bir sonraki komut için hazır şekilde beklemesidir.

- Yanıma/Yaklaş: Köpeğin, "gel" komutunun ardından, sahibin sol yanında oturma pozisyonu almasıdır.

- İzle/Takip: Köpeğin, tasmasız biçimde sahibinin yanında, onun hızına ayak uydurarak yürümesi, o durduğunda durup oturması, hareket ettiğinde hareket etmesidir.

- Otur: Sahibin, yürürken verdiği "otur" komutuna köpeğin uyması, sahibin ise yürümeye devam etmesidir. İkinci bir komuta değin köpeğin bulunduğu yeri çeldirici ve dikkat dağıtıcılara rağmen korumasıdır.

- Yat: Köpeğin, durur, oturur, yürür ya da koşar vaziyetteyken "yat" komutunu icra etmesi, ikinci bir komuta kadar da pozisyonunu çeldiricilere ve dikkat dağıtıcılara rağmen korumasıdır.

Umuyorum bu yazı, ileri itaat kavramındaki kargaşayı netleştirmek için yeterli olmuştur. Zaman buldukça, bu komutların öğretilmesini de yine sizler için kaleme almaya çalışacağım.

Oktay GÜLSAÇAN

Error 404

The page you were looking for, could not be found. You may have typed the address incorrectly or you may have used an outdated link.

Go to Homepage